30 Temmuz 2014 Çarşamba

18-24 Aylık Bebekle Seyahat Part 1: Gaziantep

Bloğumu takip edenler bilir, geçen yıl bu zamanlar 13 ayının verdiği tüm enerji ve kurmalı civciv ataklığıyla İştar hanım , 1 haftalık Paris seyahatimiz sırasında anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirmiş, memlekete döndüğümüzde bende sıkıntıdan haftalarca çıkmayan bir uçuk belirmiş, eşim de ana kız bizi bir süre görmemeyi tercih etmişti.
Bu nahoş seyahat deneyiminden sonra aylarca İştar'la bırakın yurtiçi/yurtdışı; yanında çocuk parkı olmayan hiç bir yere gitmemiş, gidememiştik.
İlk seyahat denememizi Mart ayında Uludağ ile yaptık. O tarihten, bugüne yani 22 Temmuz 2014'e kadar neredeyse her hafta sonu bir yerlerdeydik dersem çok da abartmış olmam.
İş yoğunluğu ve seyahatlerden dolayı mobil kıvamda takılmamız da zaten bloğa bir türlü oturup da vakit ayırmama en büyük engeldi işin esası. Nerelere gittik derseniz hemen sayıyorum:
1.Hafta sonu Gaziantep programı (Nisan 2014)

Gitmeyen görmeyen kalmasın derim bu güzel şehri. Biz İzmirliler esasen kasabadan farksız olan kendi şehrimizi pek bir beğeniriz, laf söyletmeyiz filan ya, işte doğru belediyecilikle bir şehir nasıl kalkınırın en güzel örneklerinden biri bence Gaziantep. 2 günlük bir hafta sonu kaçamağında dolu dolu geçiriyorsunuz zamanınızı , üstelik çocuklarla birlikte gitmek için bana göre ideal bir şehir. Bir sürü park, bahçe ve hatta daha büyükler için planetoryum filan bile var şehirde. Yiyeceğiniz güzel yemekler ve baklavalar ise cabası oluyor! Biz 4 yetişkin ( İştar'ın  amcası,teyzesi,babası ve bendeniz) ve 2 çocuk (İştar ve İştar'ın kuzeni) gittik Antep'e. Tabi kadro bu şekilde olunca, elbette tüm programlar da çocukların  keyif alacakları şekilde hayvanat bahçesi-park vs ağırlıklı yapıldı. Onlar pusetlerinde uyurken de hem kale etrafındaki müzeleri, hem de meşhur Zeugma müzesini gezdik.  Maalesef çok da süt liman bir gezi olamadı.İştar hem inanılmaz iştahsızdı ve sürekli abur cubur peşinde koştu , hem de pek çok lokasyonda  pusetinde oturmak istemeyerek, sağa sola kaçma girişimlerinde bulunarak bizi bezdirdi.  Buna karşılık 3,5 yaşındaki kuzeni Zeyneple seyahat ise inanılmaz kolaydı, bebekken de usluydu ama büyüdükçe kendini oyalama ve laf söz dinleme kapasitesi daha da arttığı için ne yalan söyliyeyim Zeynep gibi çocuğum olsa Katmandu'ya bile giderdim bir başıma.
Çocuklarla Antep'e gitmek istiyorum, ne yapayım ne edeyim, nerelere gideyim derseniz bizim program şöyleydi:
1.İştar'la Zeynep'in hava alanında el ele yaptıkları romantizmler sarılmalar vs derken uçaktan iniş ( İzmir'den Ankara aktarmalı gittik Anadolu jetle),araba kiralama ( 2 çocuk var dedik diye adamlar bize günlüğü 40 TL'ye navigatörlü Dacia Sandero verdiler)
2.Öğle yemeği için Kırkayak Parkı içindeki  Antepevi Nedim Usta'da yöresel yemeklere bir merbaha dedik ( o hafta sonu yediğim en iyi yuvalama çorbası buradaydı).Yemek sonrası kızlar babalarıyla az ilerideki parka oyuna gittiler.
3.Antep kalesi tarafına gidip, ilk bulduğumuz otoparka arabayı park ettik. Şehrin tüm " old town" cazibeleri bu bölgede, dolayısıyla yola pusetle ve yürüyerek devam ettik. Bakırcılar Çarşısı, Elmacı Pazarı,Cam Eserler müzesi,Mutfak Sanatları Müzesi, hanlardan birinde menengiç kahvesi vs derken akşamı ettik. bu bölgeye bir defa vardınız mı, nerelerde dolaşacağınız size kalmış, ancak en az 5-6 saat ayırmak şart. En az 7-8 yer gezmek  ve yöresel alışveriş garanti!Tabi bu sırada kızlar sırayla huysuzluk ettiler, İştar hanım pusetinde durmak istemedi, sağa sola koşturdu vs.İştar'a hiçbirimiz mukayyet olamayınca bu defa ben sorumluluğu üzerime alıp, İştar'la ilgilenme görevini üstlendim.
4.Akşam yemeği için tarihi Bayazhan restoranına gittik. Süper turistik, şık bir restoran, hani  böyle doğum günü filan kutlamalık yada müşteri götürmelik. Size güzel bir haberim var, restoranın avlusunda başında bir abla duran bir çocuk oyalama fasilitesi var!
Ama....
Oraya İştar'ı  ve Zeynep'i teslim ettim etmesine ama  kapıdan çıkarken aklıma geldi: "şey pardon biz şu tarafta oturuyoruz, masa numarasını bilmiyorum ama hemen öğrenebilirim, ha bu arada küçüğün ismi İştar, büyüğünki Zeynep" dedim. Mekanın ablası da gülümseyerek " OK, zaten bişi olursa biz size buluruz" dedi. Valla Bayazhan baya büyük bi restoran, o akşam da içeride çok çocuk vardı bilmem anlatabiliyor muyum.
Vardır bir bildikleri dedim önce ama masaya geri döndükten sonra huzursuzlanmaya başladım, aklıma bin bir türlü şey geldi. Koşar adım fasiliteye gittim,kapıyı açmadan camdan bakayım dedim. İştarla Zeynep ve bir kaç çocuk içeride takılıyorlardı.
10 dakika sonra yine bir bakayım dedim.
Çocuklar hala aynen takılıyorlardı ama içeride abla yoktu ve kapı açıktı!
Kızları hemen kucaklayarak kaçırdım oradan, neme lazım!
5. Pazar sabahı çocuklarla olduğumuz için önünde oyun parkı olan Orkide Bahçe isimli mekana açık büfe brunch yapmaya gittik. Kızlar yemek yerine koşarak oyuna gittiler maalesef! Mekan nezih bir yer,sanırım oranın meşhur bir pastanesinin bir şubesi.Brunch için çeşit de boldu ancak hiçbirinin yöresel olduğunu söyleyemem, daha  çok  orta kalite bir otelin açık büfe kahvaltısı gibiydi. Ama finalde yediğimiz katmer efsaneydi gerçekten!
6.Kahvaltıdan sonra Gaziantep Hayvanat Bahçe'sine gittik. Gerçekten büyük, Türkiye standartlarına göre oldukça özenli, temiz bir hayvanat bahçesi, ilgilileri tebrik ederim! Bir çocuğun (hatta büyüklerin) merak edeceği tüm hayvanlar burada var. Elbette doğal yaşam parklarına göre burada hayat hayvanlar açısından daha sıkışık ama çok da Nazi kampında gibi hissettiklerini sanmam.Çocuklarla gitmek için güzel bir hafta sonu durağı.Ben süt ürünleri/ dondurma/ cips üreten firmaların yerinde olsam, buralardaki bir kafeye yada bir atraksiyona sponsor olup ürünlerin tanıtımını yapmaya ve küçük yaşta beyin yıkamaya bakardım, çocuklar mutlu olsun diye anne-babaların yapmayacakları şey yok, hele ki söz konusu sağlıklı bir şey ise ( örneğin  ayran)
7.Kızlar yeterince oyuna doyup yorulduklarından emin olunca Zeugma müzesine gittik.Planladığımız gibi, ikisi de uyudu, biz de doya doya saatlerce gezdik bu harika müzeyi. "Onlar" diye nitelendirdiğimiz , evlerinin önündeki süs havuzunun tabanına çırıl çıplak insan figürleri yaptıranların bu toprakların asıl maliği olduğunu tekrar tekrar gördük mozaiklerin arasında gezerken. Şimdi yaptırılsa projeyi üstlenen mimar içten içe sapık der herhalde ev sahibine :)
8.Kızların uyanmasıyla beraber biz hediyelik baklavaları almak üzere Koçak Baklavacısına varmıştık bile. Sipariş ettiğimiz baklavalar paketlenirken ( adamlar fabrika gibi çalışıyorlar bu arada)  biz de kelle başı 4 adet (yazıyla dört) baklavayı mideye indiriverdik! Baklavalar o kadar başarılı ki, annem bir oturuşta 1 kare hariç tüm yarım kiloluk kutuyu halletmiş ama hiç bir şey olmamış! ( evet biz ailecek tatlıyı biraz severiz)
9.Zeugma müzesine giderken geçtiğimiz caddelerden birinde Disneyland'e benzetilmiş masal kuleleri  gördük. Az ilerisinde de gitmeye niyetlendiğimiz planetaryum vardı zaten. Baklavacıdan sonra o tarafa yönlendik ve Gaziantep belediyeciliğine bir kez daha hayran kaldık. Masal Parkı nda kızlar çıldırdı, biz de onların peşinde koşmaktan fıttırdık! Sonraki durak olan Planetoryum için geç kalmışız, ancak kapanışa yetiştik. Bu arada İştar kudurdukça kudurdu, coştukça coştu, kurulmuş tavşan gibi hoplayıp zıplamaya başladı.  Elini bulduğu her süs havuzunun pis sularından içeri soktu, her dondurmalı çocuğun peşinden koştu yada parktaki domine edebileceği tüm miniklere kum fırlattı.
10. Kızlar yoruldu acıktı deyip her turistin yapılacaklar listesinde yer alan  İmam Çağdaş'da aldık soluğu. Yemekler gerçekten inanılmaz güzel, ne yerseniz yeyin. Ama hayal kırıklığına uğramayın diye söylüyorum, burası bildiğiniz esnaf lokantası gibi, öyle uzun uzadıya oturulacak bir yer değil, ye kalk cinsinden.
11.Antep'e akşam inerken, biz de otelimizin  yakınlarında bulunan alış veriş merkezindeki H&M'e uğrayalım dedik ( malum İzmir'de yok ve biz  özellikle çocuk reyonunun hastasıyız) Ertesi gün uçağımız 8'de olduğu için erkenden yatacaktık. İndirim vs derken ben yine kendimi kasanın önünde elimde 30 parçayla buldum, hepsini  de İştar'a almıştım. Bu arada Novotel İştar'dan beri her daim - hele ki fiyat o anda uygunsa- tercihim, gerçekten temiz ve odalar bebekli aileler için gayet yeterli. Yalnız Gaziantep Novotel'in kahvaltısı adamı uçuran cinsten: kelle başı 37 kağıt yazmışlar. Sabah 6 da yaptığımız kahvaltı -ki ben İştar yesin diye çabaladığımdan hiç bir şey yiyemedim- için bu fiyat pek de makuldu hani.
12. Biz çocuklarla yatarken, beyler ciğer yemeye stadyuma yollandılar.Dediklerine göre ciğer kebap  da gayet lezzetliymiş.
13. Pazartesi sabah direkt uçuşla Antep'ten İzmir'e geldik, saat 11 gibi hepimiz iş yerlerine dağılmıştık bile.
Kesinlikle İzmir'den daha yeşil, gezecek görecek, yapacak şeyi çok daha bol bir şehir Gaziantep, 10 sene önce ortada bir şey yokken  şehre emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Biz Nisan'da gittik ama yine de hava sıcaktı, o yüzden en geç Nisan ayında gitmenizi tavsiye ederim.



1 Temmuz 2014 Salı

20 Aylık Bebekle Kayak Tatili

Bloga son yazımın üzerinden  neredeyse 4 ay geçmiş inanamıyorum.
Tabi bir yandan da son 4 aydır şuraya iki satır dahi yazamayacak kadar dolu dolu yaşayabildiğim ve üzüntümü kederimi bir şekilde atabildiğim için de şükürler olsun. Ama bu blog daha çok benim İştar ile ilgili minik detayları unutmamam içindi ya hani, e ben aradaki 4 ayda  olan biten hiç birşeyi yazamadım ki buraya!
Mekan değiştirmek bana her daim iyi gelmiştir.Onun için eşimin iş durumunun müsait olduğu her hafta sonu bir yerlerde gezer vaziyetteydik uzun süredir.
İşte de aşırı bir yoğunluk olunca hafta içi-hafta sonu 5 dakika bile doğru dürüst kendime ayıracak zamanım olmadı.Daha doğrusu buraya bile yazamamış olmamdan belli!
Misal,7 Mart'ta İştar kızım hayatında ilk defa kar gördü! Bunu bloga yazmaya başlamışım ama o da taslak şeklinde kalmış işte..
Buyrunuz, buradan yakınız.. Sonraki postlar da yine arayı kapamak maksatlı bayat haberlerle dolu olacak elbette.
****************************************************************************
 45 derecelik sıcaklarda İzmir'de doğmuş büyümüş bir bebek için elbette kar , ET  ile tanışmak gibi bir şey. Ama neyse ki bu yaşlarda kar da, çamur da pek fark etmiyor. Her şeye uyum sağlıyor veletler.
 Evet tahmin ettiğiniz üzere ailecek hafta sonu için Uludağ'a gittik.Peki bomba soru:20 aylık bebekle Uludağ'a gidilir mi? OK, gidilir ama şunları iyi organize etmek şartıyla:
1.Bebekle birlikte hayatımızda en çok değişen şey konfor anlayışımız oldu. Eskiden dağa gidecek olsak yol üstü misafirhanelerde kalırdık, iyiydi. Ama siz siz olun, eğer bebeğinizle kayak tatiline gitme niyetiniz varsa, kesenin ağzını açın ve kids clublı, geniş lobili,tam pansiyon otellerden yapın seçiminizi. Biz gidip Polis Konukevinde kaldık. Her şey temizdi filan ama biraz daha kasıp civardaki 5 yıldızlı otellerden birinde kalsaydık keşke diyorum. Planınızı bir kaç ay önceden yapabilen insanlardansanız belki erken ödeme indiriminden faydalanabilirsiniz. Off biliyorum bu işler masraflı işler..
1.  Eşiniz de siz de kayak yapıyorsanız ve kids club'a çocuk bırakamıyorsanız, el ele zirve romantizmi hayallerinizi unutun! Biri  pistin bitiminde,aşağıdaki cafe'de yada otelin lobisinde bebek eylerken diğeri  kayacak, olay budur!.3-4 aile beraber gitseniz de bu böyle, üzgünüm! Ama hakkaniyet açısısından 2 saatlik vardiyalar halinde kayabilirsiniz.
2. Her zamanki tatil bavulunuza ilave olarak dağa giderken yanınıza mutlaka alın: yüksek koruma faktörlü güneş kremi,polar kumaştan pantolon,atkı,bere.4 yaşına kadar çocuğunuzun ders alıp fıldır fıldır kayma durumu yok,dolayısıyla kar kıyafeti alırken ifrazata kaçmayın derim. Biz İştar'ın fotoğrafta gördüğünüz salopetini ,üstündeki paltoyu ve hatta kızağı Decathlon'dan aldık.Sezon sonu olduğu için 24 numara kar botu bulamadık. Ayağındakiler bir arkadaşımızdan.Ama 3 gün sonra süper markette dolanırken Decathlon'dan 60 TL ye aldığım   bebek salopetinin  indirimde 20 TL ye satıldığını görünce gıcık oldum elbette! Eh İzmir'de kaç kişi alacak o salopeti zaten :) Bu arada ben normal parmaklı bir eldiven bulamadım İştar'a. Sadece baş parmak ayrım olan bir eldiven aldım ama kullanımı inanılmaz zordu ve sürekli elinden düştü durdu.Çocuk hiç birşeyi kavrayamadı, ben de düşen eldiveni takmakla uğraştım sürekli. Alternatif bir eldiven görürseniz bence onu tercih edin.
3.Dağın başında bebek bütün gün ne yapar? Saatlerce kızak kayma keyfi vs bir kere onu unutun. Bir süre sonra sıkılıyorlar. Gün akışı şu şekilde oluyor, ona göre verin kararınızı:

  • Kalkış,kahvaltı.
  • Ebeveynlerden birinin ski pass alıp kayağa gitmesi.Diğerinin bebekle beraber kardan adam yapmaya çıkması
  • Kaka-çiş vs değişim için otele uğramaca, ara öğün zamanı.
  • Vardiya değişimi.
  • Diğer ebeveyn ekipmanları yüklenip kayak yapmaya giderken, kalan ebeveyn de bu defa bebekle kızak yapmaya gider
  • Huysuzlanma, otele dönüş
  • Uyutma çabaları/uyku
  • Öğle yemeği/ bez değişimi
  • Vardiya değişimi
  • Lobide diğer bebeklerle takılmaca, eldeki malzemelerle oyun kurma, çizgi film seyretme,ara öğün.
  • Kayak olayının her iki ebeveyn için bitmesi,otele kesin dönüş
  • Otelde akşam yemeği
  • Uyku öncesi civardaki kafelerde turlama
  • Erkenden ailecek sızma
Eh dönüş yoluna çıkmadan bir de Bursa'da güzel bir iskender yediniz mi, tamamdır, bebekle kayak etkinliği bu kadar.
Yanınıza bakıcınızı alıp gitme durumu varsa o da güzel,en azından siz rahatça kayacaksınız demektir. Ama demem şu ki,kids club'a bebeyi bırakma durumunuz olmayacaksa bakıcı da zorlanacak siz de, haberiniz olsun, ona göre gidin.
Bir alternatif senaryo da hanımların kayak yapmadığı, 2-3 aile beraberce gidilen tatiller. Eh bu noktada hiç bir sorun yok zaten,tüm tatil lobide çene çalıp çocuk peşinde koşmakla geçecek demek ki.
Not: Bu yazı tamamen İştar tarzı, yerinde iki saniye duramayan bebekleri olan ebeveynlere hitaben yazılmıştır. Annesinin periferisinden 1 metre uzaklaşmayan, pışşş deyince uyuyakalan,eline boya kalemi-kağıt verilince kendini bile unutan melek çocuklarımız bu yazının kapsamı dışındadır, onlarla her yere gidiniz, geziniz,görünüz.