11 Nisan 2013 Perşembe

Veee Tay Tay!

Ayağa kalkmayı ve yürümeyi  artık obsesyon haline getiren minik kızımın Çarşamba günkü ajandası oldukça yoğundu. Öğle uykusundan sonra Tülay teyzesiyle  yoğun bir hazırlanma, kıyafet giyme çıkarma vs sonrası gittiği anneannesinin evinde, hanfendiyi kucaklamak,mıncırmak ve altın takmak üzere bir salon dolusu teyze bekliyordu. Ben işten çıkıp annemin gününe uğradığımda, aşırı hoplatılmak ve sıkıştırılmaktan İştar kızım üstüne kusmuştu ama keyfine de diyecek yoktu. Sevinç naraları atarak o zigon altı senin, bu terlik üstü benim dolanıyor,etrafı toz duman ediyordu.
Derken gözlerimin önünde bir şey oldu: İştar antredeki merdivenlere yöneldi, tutunarak ilk basamağa yaslandı, oradan da merdiven korkuluklarına tutundu ve hooop ayağa kalktı!! Ve bana göre bir hayli uzun bir zaman o şekilde durmayı becerdi, hatta duruma ben müdahele edip onu oturttum. Zira kalçamızdaki bu geçmeyen displazi durumu yürümeye teşvik konusunda beni durduruyordu.
Akşam da babasının arkadaşlarının evindeki kedi yavrusunu kovalayarak geçiren İştar hanım, eve ben uyuduktan sonra girerek "yuh artık!" dedirtti. Uyutmak için biraz uğraştım ama deli gibi yatağın içinde ordan oraya tekme attığı için bu pek mümkün olmadı. Kızıma hergün Red Bull içiren kimse allah rızası için yapmasın bunu! Aramızda, bi şekilde sızmış kalmış, valla sabah farkettim ne yalan söyliyeyim.
Ve ertesi sabah, İştarın babası lafıını yapıştırdı: "Evlensek de kurtulsak!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder