5 Nisan 2013 Cuma

Tüp Bebek ve Normal Doğum


Istar kizim her ne kadar hayata baslangicini bilumum igneler,hormon ilaclari vs gibi  son derece dogal olmayan bir sekilde yaptiysa da aramiza katilmasi ,ornegine Turkiye'de az rastlanan bir sekilde normal dogumla oldu. Tam da normal dogum- sezeryan tartismalarinin doruga ciktigi gunlerde, biraz doktorumun " ama normal doğan bebek hastalıklara daha dirençli olur" lafı, en cok da esimin istegi uzerine ,pek de hevesli olmayarak bir sansimi denemek istedim. Becerebileceğimi de hiç düşünmedim ve haftalarca herkesle bu mevzuda fikir telakkisi yaptım. Google'da tüp bebek ve normal doğum yazınca doğru dürüst yaşanmış bir olay bile çıkmıyordu ve okuduğum tüm vakalarda doğum sezeryanle yapılmıştı.Yani görünüşe göre bu işin Don Kişot'u ben olacaktım.

 Kafam soru işaretiyle doluydu: doktor suni sancı diyordu, istersem epidural da alacaktım, sonrasında dikiş de atılacaktı. E o zaman bi sürü doğal olmayan şey yapılacaktı, bu doğumun neresi normaldi ki?  

Sanci cekmekten yada  normal dogumun diğer zorluklari konusunda zerre korkum yoktu ancak kizimi normal dogumun olasi risklerinden nasil koruyacagimi bilemiyordum. Çünkü internetten şöyle bir baktığımda normal doğumun dezavantajları listesi hayli kabarıkken sezeryanda liste pek cılız gözükmüştü gözüme.
"Amaan nasıl olsa  bir sekilde sezeryana donulur" dusuncesiyle dersimi zerre kadar calismadan(doğum kursuna gitmeyi, nefes egzersizini bırak, en azından you tube dan filan bir doğum videosu izleseydim fena olmazdı hani) hastaneye girisimi yaptik.Neticede bizim tüp bebek gayet de normal normal doğdu.
 Istar hanimda doguma iliskin en ufak bir hareketlenme olmadigi icin saat 10 civarinda azar azar suni sanciyla baslayan maraton ( soldaki fotoğrafta gördüğünüz seruma benzeyen şey suni sancı sıvısı ve bu alete bağlı bi şekilde bütün günümü koridorda volta atarak geçirdim) ancak geceyarisi  kizima kavusmamla son buldu. Suni sancı o kadar da korkulacak bir şey değil, yani illa normal doğum istiyorsan ve sancın gelmediyse kaçınılmaz bir şey. İştar doğumhanede bile inatçı çıktı, bir türlü doğmak bilmedi ve doktorum  durumu daha fazla uzatmak istemediği için son dakikada vakum kullanarak kızımı doğurttu. Korkularimin aksine İstar sapasaglam ve son derece saglikli bir sekilde dogdu ancak ben saatler suren aç-bilaç bekleyis, dogumhanedeki surecin uzamasi ve dogumdan sonra heyecandan yine uyumadigim icin oldukça bitkin dusmustum.
Son dönemlerde beyaz Türkler arasında yükselen değer  "normal doğum" oldu.Artık her hamile normal doğum istiyor, imkanı olan doğum kurslarına gidiyor, internetten araştırmalar yapılıyor,aman epizyo kesisi olmasın diye o koca karnıyla haftalarca perina masajı yapanı bile duydum. 90'lı yılların elit anneler arasındaki modası  "parayı bastır sezeryan yaptır" mantığı nasıl oldu da 10 yıl sonra normal doğum obsesyonuna döndü hala anlayabilmiş değilim, anlayan varsa beri gelsin.
Acaba "ben çektim, ama sana çektiklerimi anlatmayacağım;sen de çek bak çook güzel bişi bu" diye sinsi sinsi insanlar birbirini gaza mı getiriyor? Batik gömlekli, meditasyonla sakinleşip, organik gıdayla beslenen, atıklarını ayrı kutulara doldurup atan doğalcı teyzeler mi bu işin başında yoksa? Normal doğumu hedefleyip ,kasan anneler: Ben normalini yaptım, bebe açısından İştar'ı sezeryanla doğan bebelerle kıyasladığımda valla bişi farketmiyor gibi. Yalnız şu dikkatimi çekiyor:  etrafımda sezeryanla doğan bebeklerin neredeyse hepsi zor bebekler oldu: bir şekilde çoğu kolikti ,uyku sorunları uzun zaman düzene girmedi,diş çıkarma dönemleri  sancılı oldu, çok sık üşütüp ateşlendiler hatta daha 1 yaşına gelmeden ateşlenip antibiyotik dahi kullanan oldu. Yani doğumu kolay, bakımı zor bebekler oldu hepsi.  Ha elbette bu blogdaki her bilgi gibi bu bilgi de tamamen gözleme dayalı olup, bilimsel hiçbir tarafı yok.

Normal doğum anne için iyi derler ya o da herkes için geçerli bir bilgi değil. İlk haftam gerçekten zor geçti.Doğumdan hemen sonra, hala bilinmeyen bir sebepten dolayı bir değil, tam iki kere doğum dikişlerim açıldı.Hele ki taburcu olduğumun ikinci gününün akşamı vallahi sezeryanla doğum yapmış  kadar acı çektim diyebilirim.Ağrı kesiciler filan fayda etmiyordu. Ama işin gerçeği zor geçen ilk 1 haftamın asıl müsebbibi normal doğum yapmış olmam değil,daha çok havanın aşırı sıcak olması, hala şişliği inmemiş ayaklarım ve emzirmeyi beceremiyor olmamdı. Belki sezeryanla doğum yapmış olsaydım buna bir de dikiş yerimin ağrısı eklenecekti, bilemiyorum.
İki yöntemi kıyaslayabilmek için her ikisini de yaşamak gerekir kanımca. İlk doğumu çok zor geçen,saatlerce doğumhanede çığlık atan, ciddi psikolojik travma yaşayıp bir de  fıtık olan bir arkadaşımın ikinci bebeği, 4 kiloyu geçtiği için sezeryanla alındı. Yorumunu asla unutamam: "Sibel, sezeryan süper bişi inanılmaz rahat, kim bulduysa allah razı olsun, beş dakikada her şey bitiyor"
Ama beri yandan da ikinci bebeğini, ilk bebeği teknik nedenlerden dolayı sezeryanla doğduğu için yine sezeryanla doğum yapacak bir başka arkadaşımın  3.hamileliği ile ilgili en büyük isteği bir şekilde normal doğum yapabilmek!
Bakalım ikinci hamilelikte rüzgar nereden esecek? Asla büyük konuşmayı sevmem.Ama söz, her şeyi olduğu gibi buraya yazacağım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder