2. Ay - Emzirdikçe Çoğalmıyormuş Bu Süt!
Atlattığımız sarılık derdi,saat başı emzirme,süt sağma ve ölçümleme telaşı,bünyemin ısrarla alışmayı reddettiği uykusuzluk, ziyadesiyle monotonlaşan hayat ilk 2 ayın anahtar kelimeleri. Mutfağın bir köşesinde acil durumlar için saklanan mamadan mümkün mertebe uzak kalsam da, ilk ayın sonunda yapılan kilo ölçümümüz, biraz hayal kırıklığı yaşatmıştı.İştar doğum kilosunun sadece 400 gr üzerine çıkmıştı, oysaki minimum 700-800 gr almış olmalıydı, bu durumda doktorumuza göre gönül rahatlığıyla mama verebilirdik. Gün boyunca yaklaşık 20 defa yaptığım emzirme seansları sırasında yalayıp yuttuğum her türlü bilimsel/gayribilimsel makale ve forum sayfalarında iddia edilenin aksine, süt üretim fasilitemin kapasitesi belli bir noktada kalıyor,üzerine çıkmıyor; doymayan İştar hanım mızmızlanıyor; yarım yamalak uyuyordu. Bir yaz akşamüstü ilk defa verdiğim 60 cclik mamayı yutarcasına bitiren İştar'ın akabinde 4 saatlik tatlı bir uykuya dalmasıyla ben de mama takviyeciler kervanına dahil oldum. Aynı miktarda sütü ben de verebiliyordum ama ne hikmetse velet doymyor, doyamıyordu. Süt artsın diye yediğim helvaların, içtiğim still tee'lerin ve bilimum başka gıdaların da bu noktada hiçbir katkısı yoktu. Sağım sonucunda elde edilen süt,60 cclik çizgiyi 1 cc dahi aşmıyordu. Eyy forumlarda orada burada işkembe-i kübradan sallayan anneler: emzirdikçe gelir lafı yalanmış!
3. Ay - İşe Dönüş
Eylül ortalarında sürekli bebekle evde oturmaktan kurdeşenler döken bünye, en sonunda dayanamayıp İştar hanımı arabanın arka koltuğuna yerleştirerek işe götürmeye başladı. 1-2 saatle başlayan şirket ziyaretleri, teyzenin de " ver biraz da bende dursun" sihirli cümlesiyle daha da uzadı. Yaz aylarında 60 cc yi zor bela getiren süt fasilitem, kendi çapında kapasite arttırımına gitmiş, hatta 3 saati aşan emzirme araları bana şiddetli göğüs ağrılarıyla geri döner olmuştu. 3 aylık bebek ne yapar? Valla işin gerçeği hiçbirşey. İştar hanımın bakımı giderek kolaylaşmış, sadece açlık krizlerini takip edip elde mama yada hazır edilen memeyle olaya müdahil olmak yeterli olmaya başlamıştı.Kilo alımımız "maşallah topaç oldu bu" düzeyine gelmeye başlamıştı.
4. Ay -İlk Uçak Seyahati & Bakıcı Dileması
Hepimiz uçak içinde avaz avaz bağıran ve etrafı sinir eden bebek modeliyle karşılaşmışızdır. İştarın da benzer bir vakaya konu olup olmayacağını test amaçlı Kasım ayında bir İstanbul seyahati planladık.Emzik,biberon,meme vs tüm ekipmanlar ulaşıma hazır halde binilen uçağın kalkışından 5 dakika sonra tatlı bir uykuya dalan minik kızımın halini görür görmez hemen anne kız birlikte gideceğimiz Güney Amerika seyahatinin tatlı hayallarini kurmaya başladım. Evet, babasından aldığı gen aktifti: tekerlek döner, İştar hanım uyurdu.. İstanbul'a vardığımız ilk akşam, İştar'ı babasına emanet edip, Asmalı' daki mekanlardan başlamak suretiyle gece hayatına aktım. Beşinci ve son durağımız olan Tektekçi'ye geldiğimizde artık dayanamayacak durumdaydım: yaklaşık 7 saattir İştar'ı emzirmemiştim ve ciddi bir göğüs ağrısı çekiyordum.Benim neyime zaten gece hayatı deyip, taksiye atlayıp İştar'ın yanına döndüm ve çok acayip bişi oldu: artık basınçlı kaplar teorisi mi hangi fizik kanuna sığar bu iş bilemiyorum ama, uyuyan İştar'ı daha ancak kucağıma almıştım ki birdenbire sütüm havaya fışkırmaya başladı. Elime boş bir biberon alıp fışkıran sütleri toplamaya çalıştım ama tutturamadım.Ve suratına damlayan sütlerle İştar Hanım uyandı, allaaaah ziyafet var diyerek emmeye başladı. Orasında burasından sızan sütlerle karnı tok sırtı pek yeniden uykuya daldı!
Bu dönemde hayatımızdaki en büyük değişiklik, artık İştarı terkime atıp işe götürmek yerine evde bakıcısıyla bırakıp işe gitmeye başlamamdı.Çünkü hatun kişi artık toplantı masasının ortasında saatlerce uyumuyor, giderek daha fazla ilgi ve mesai istiyordu.Haftanın 3 günü, günde 5-6 saatle başlayan terkedişler, duruma psikolojik olarak alıştıkça daha da uzamaya başladı. Bir anne için belki de verilen en zor kararlardan biri bu. Çünkü anne asla başka bir kişinin çocuğuna en az kendisi kadar iyi bakacağından emin olamıyor.İştarı aslında başkalarının da gayet iyi uyutabileceği yada banyosunu yaptırabileceği gerçeğiyle yüzleşmek çok zor. Bu aşamalarda bazı kadınlar "amaan sallarım işi de gücü de ben evde oturup çocuğa bakacağım" kararını da verebiliyorlar. Bu aslında bebekle evde geçirilen saatlerin, günlerin annenin psikolojisini nasıl etkilediğiyle doğrudan ilişkili. Eğer anne halinden gayet memnunsa, dışarıda kaçırdığı hiç birşey olduğunu düşünmüyorsa, evde bebekleyken başkalarıyla da bir şekilde sosyalleşebiliyorsa, akşam baba yorgun argın işten eve geldiğinde "bütün gün buna ben baktım,al biraz da sen oyala" derdine düşmüyecekse,OK, her şey çok iyi bence.
4. ayımızın sonlarına geldiğimizde, annemlerin de bizimle aynı yere taşınmasıyla beraber, sabah 9:30- akşam 17:30 mesailerime tam anlamıyla geri döndüm. Bu arada İştarın kilo alımı topaçlıktan " hmm biraz daha az mı mama versek" mertebesine ilerlemiş, daha şimdiden hatuna 9 aylık tulumlar giydirmeye başlamıştık. Persentil muhabbetlerinde kilomuz 90larda, boyumuz 75 lerde olunca, 300-400 gr.lık fazlalıklar göz batmaya başlamıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder