20-24 Haziran arası kızkardeşim,İştar ve ben arkadaşımı görmeye Ankara'ya gittik. Hamile olduğumu bilmeden planladığım bu seyahat inanılmaz yorucu geçti. Mükemmel bahçesi olan bir evde oturan arkadaşımın evindeki malzeme almak maksatlı merdiven inip çıkmalar yeterince yorucuyken, bahçeye çıkardığımız İştar'ın sürekli çimlerin arasına gömülü taşları bulup bulup ağzına atması da pastanın üzerindeki çilek olmuştu.
Arkadaşımın İştar'dan sadece1 hafta küçük yeğeni Sevimnur'la biraraya geldikleri anlar ise gerçekten görülmeye değerdi. Henüz yürümeyen Sevimnur'a göre hareket alanı biraz daha fazla olan İştar'ın bahçedeki taşlara olan obsesyonu maalesef bu avantajı kullanıma veremeden anne eliyle sahalardan ayrılmak zorunda kalıyordu.
Ama o 21 Haziran günü İştar'ın da bizim de hayatımızda yeni bir sayfa açıldı: nerdeyse 1,5 aydır süregelen ön hazırlıklar,önce üç, sonra 7 sonra 10 adım derken minik kızım gideceği yere artık hiç düşmeden direkt yürüyerek varmaya başladı.Artık ellerimiz,dizlerimiz eskisi gibi kirlenmeyecek ama erişebildiği yer sayısı da artacaktı.
İştar'ın ayakta durabiliyor olması, ilgi alanlarının her geçen gün çoğalması ve özellikle iletişim becerilerinin gelişmesiyle birlikte uçak yolculukları da biraz zorlayıcı olmaya başladı. 40-45 dakika boyunca sürekli hareket halinde olan bir bebeği oyalamak cidden zor işmiş.
Serin Ankara akşamlarından neredeyse 38 derece İzmir cehennemine dönüş uçağında kadromuz geniş: İştar,teyzesi,annesi ve henüz bir embriyo olan kardeşi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder