2 Ağustos 2013 Cuma

Missed Abortus


Hamileliğimin 6. haftasında İştar'ın doğum doktoruna muayeneye gittim. "Vaay bu ne hız, ben size dememiş miydim ilk yıl hamilelik olur" lafları , gülüşmeler, espriler havada uçuşurken hepimiz keyifliydik. Ultrason muayenesi  başlar başlamaz doktorumun yüzü birdenbire ciddileşti.
"Kesenin etrafında kanama var ve benim ölçümlerime göre bir hafta geriden geliyor.Bu ekranda gördüğün kanama alanı büyürse plazenta ayrılır, bebeği kaybederiz. Onun için ilaç kullanacağız" dedi önce. Sonra hemen durumu toparlama adına devam etti" Ama ben açıkçası kötü bir şey olacağına ihtimal vermiyorum çünkü burada yolk sacı vs vs görüyorum . Hadi bakalım hayırlısı olsun; bir yaz bir kış bebeği demek.. 17 Şubatta ikinci bebeğinizi buraya yazdım" dedi her zamanki pozitifliğiyle.
Biraz ukala filan ama yine de şu optimizmini seviyorum bu adamın.Bir hamilenin en çok da buna ihtiyacı var çünkü.
Muayene bitimindeki konuşmada kanama alanının vücudun oluşan embriyoyu yabancı bir cisim gibi görmesi durumunda rahimin kasılarak maddeyi dışarı atma çabasından dolayı oluştuğunu, biraz progesteron takviyesiyle durumun düzeleceğini söyledi doktorum. "Ancak istersen betahcg yine ölçtürelim, son ölçümden beri düşüş eğilimindeyse o zaman yarın yeniden muayeneye gelirsin; başka şeyler konuşuruz" dedi
.
Apar topar kanı verip çıktık, bir kaç saat sonra doktorum aradığında kan değerimin gayet iyi çıktığını, hatta ertesi gün muayeneye gelirsem kalp atışlarını bile duyabileceğimizi söyledi. Yüreğimiz hafiflemişti. Akşam eşimin ailesine de  hamileliğimi haber verdik.
Bir kaç gün sonra ise diğer gittiğim doktorumda (evet ilk 3 ay iki doktor kuralını bu hamileliğimde de uyguladım) durum bambaşkaydı. Kese etrafındaki kanlanma alanı artmış, kese içinde kanlanma başlamış, 7. hafta olmasına rağmen embriyoda bir canlılık gözlenmiyordu.
"Missed abortus" dedi doktorum. Yani kalp atışı durmuştu miniğimin.
Daha da kötüsü kürtaj olmam gerekiyordu.
Benimse o anda filmlerdeki sahneler geçiyordu gözümün önünden.Hani öldü sanılan adam, son bir kalp masajıyla tüm ümitler kesilmişken öksürerek canlanıverir ya.
"1 hafta daha beklesek?" diyorum
"Olmaz Sibel, bu iş bitmiş, kalp atışı yok.Kürtaj olmalısın ,hastanede , genel anesteziyle."
"Hani 1 hafta geriden gidiyormuş ya , ondan dedim"
"Sana bir gün daha müddet.Oturun eşinle düşünün, kararınızı verin.Ama onun içeride kalması sana zarar verir"
Bir kaç gündür devam eden sancılarım o akşam biraz daha şiddetlendi. Ve eşimle beklememeye bu işi hemen halletmeye karar verdik.
Ertesi gün doğum doktorumu aradım.Şans bu ya, şehir dışındaymış.
Diğer  doktorumu aradım ( ki kendisi benim kötü haber meleğimdir,2 yıldır kendimle ilgili tüm kritik kötü haberleri hep ondan duydum ama duyduğum her haber de beni daha iyiye yönlendirmiştir) apar topar yakınlarda bir hastane ayarlandı.
Doğumhane odasında tüp bebek tedavisinden aşina olduğum genel aneztesiyle uyutuldum..
Uyutulmadan önce hala doktoruma" bir baksaydık belki kalbi atmaya başlamıştır" diyordum, hemşire damar yoluma aneztezi sıvısını boşaltırken.
Ve uyandığımda o yoktu, gitmişti..
Onunla birlikte hayatın tatlı sürprizleri,tüp bebekten sonra doğal hamile kalan çokmuş inanışlarım,birdenbire yeşeriveren umutlarım, hayat bundan böyle hep daha iyiye gidecek galiba, bu bile olduysa düşüncelerim de gitti sanki..
Geriye kızım İştar kaldı..
"19 ay olacak aralarında,ikiz gibi büyürler" diyorduk.
"Eve yatılı Gürcü kadın almak lazım, hay Allah iyisini de nasıl bulacağız" diye endişe ediyorduk.
Olmadı, neden olmadı, bilemedim.Hatta bi kere en başta neden oldu bu, onu da anlayamadım.
Kızımla kalakaldım,ona sarıldım sımsıkı..
Bol bol ağladım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder