Geçen hafta Cumartesi evleri annemlerinkine yürüme mesafesi olan İştar'ın kuzeni Zeynep'in anneannesi ve dedesini ziyaret edelim dedik.
Ev bizim için tehlikeli ve riskli fiziksel donanım olarak. Bir kere bahçede derin gibi görünen bir yüzme havuzu var, üstelik etraftaki tüm sehpaların üzerinde kırılacak bir şeyler duruyor; masa örtüsü uçmasın diye astıkları ağırlıklar bile kristal top şeklinde, yani tam İştar'ın ilgisini çekecek şeyler..
Önce havuzun önüne sehpalardan bariyerler kurduk.Allahtan o tarafa çok az yeltendi. Fakat asıl tehlikenin nereden geleceği hiç belli olmuyor tabi. Her şeyi kurcalayıp dökmeye çalışan benim hiperaktif kızım ayrıca Zeynep'le de boğuşmaya başlayınca ikili birden yere yığıldılar ve maalesef yığıldıkları yerde seramikten bir ördek vardı.Ördeğin kanatlarındaki çıkıntılar İştar'ın yanağında 3-4 çizik açtı , biraz da kanadı elbette. Daha sonra arka bahçeye geçen muhteşem ikili kelebek kovalamaktan, ellerindeki oyuncakları çekiştirmeye, sokaktan geçen köpeklere bahçe kapısının arkasından el uzatmaya kadar bin bir faaliyet içine girdikten sonra gün kızların annelerinin kucaklarından aşağıya inmek için tepinmeye devam etmeleriyle son buldu.
Ama olsun bizim kızlar çok tatlı ya! İşallah ileride büyüyüp de aralarındaki yaş farkının bir öneminin kalmadığı dönemde daha aklı başında oyunlar oynarlar!
Ha bu arada kız demişken,Zeynep'in kız çetesinin bir elemanı daha var; dayısının kızı Ela. 6 aylık minik Ela da o gün bizimleydi.Maksimum yapabildiği aktivite ağlamak olan fıstığa bakıp bakıp iç geçirdik, ya ne rahattı 6 aylıkken diye. Yere bir örtü serip,önüne 2 oyuncak koyduk mu olay bitiyordu. Bizim kızlar bahçeyi ve içindeki her şeyi birbirine katarken Ela hanım mama sandalyesinden izliyordu olan biteni sakin sakin.
Geçen Pazar İştar'ı annemlere bırakacak durumumuz olmadığı için yanımıza tekneye götürdük.Evli bir çift de davetlimizdi.Ben açıkçası tekneye korkarak bindim, nasıl zapt edecektim İştar'ı daracık yerde?
Neyse ki en azından ilk 2 saat uyuyarak geçti, onu ana kamaradaki yatağa yatırdım. Daha sonrasında ise elbette İştar'ı oyalama görevi çoğu bendeydi, güvertedekiler ise denizin tadını çıkardılar daha çok. Biz aşağıda koltuğa oturup oyun oynadık, kitap okuduk,dolandık.
Ve beklenen iyi haber geldi: su harikaydı, sıcaktı. Hemen marketten aldığımız şişme aleti hazır edip İştar'ı suya saldık.Denizi gerçekten çok seviyor Allahtan! Minik bacaklar denizin altında pıtır pıtır...
Tekne ortamı 13 aylık bir bebek için elbette ideal değil hele ki tekne salon salomanje değilse, ama o günü güzel idare ettik değil mi annecim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder