Evimizin aslında o kadar da serin olmadığını çocuk sahibi olunca anladık.Eskiden sabah çıkılıp akşam en erken 7 gibi gelinen bir yer olduğundan mütevellit,ev dediğin şey duş alıp uyuduğun, üstünü başını değiştirdiğin, üşenmezsen yemek yapıp yediğin bir yerdi yaz ayları.
2012 yazı daha önce de defalarca yazdığım gibi cehennemin kapısında dikilmekten beterdi gerçekten. Sanki şehrin üstünde dev sıcak hava fanları vardı ve zebaniler aşağıya doğru üfürüp duruyorlardı.Allaam yanıyorum nidalarıyla geçen bir lohusalık döneminden sonra bu yaz yoğurdu üfleyerek yemeye karar verdim: en geç Haziran sonunda yaz konumuna geçecektik İştar'la.
Yaz konumu da şu: Cuma sabah İştarın sabah uykusu saatinde Çeşme'ye annemlerin yanına geçilecek, velet onlara emanet edilip mesaiye tam gaz devam edilecek; Pazartesi akşama doğru da İzmir'e evimize dönülecek.
Çeşme merkezden aldığım bir Vınn, cep telefonum ve şirketin ERP sistemine uzak masaüstü bağlantım şimdilik yeterli olacak gibi görünüyor.
Neredeyse 7-8 dereceye varan ısı farkı İştarın Çeşmeye gelir gelmez rahatlamasına sebep oluyor, üstelik her yer çim, bağ bahçe olduğu için alabildiğine özgür ve...yaramaz, evet.
Açıkçası İştar Salı-Çarşamba-Perşembe günleri bakıcısıyla İzmir'de ve işten eve her dönüşümde onu alabildiğine sıkılmış buluyorum. İzmirde maalesef hava o kadar sıcak ki, akşam 18:30 dan önce İştarı aşağıya parka indirmem de pek mümkün olmuyor.
Yaz dönemindeki en büyük eğlencemiz bir bebek mağazasından aldığım swimtrainer simitleri. Bebeğe yüzme öğretmek için dizayn edilmiş bu simitle İştar dengeli olarak havuzda durabiliyor ve babasıyla süper zaman geçiriyor. En başta bu aletten biraz korktu gibi ama şimdi "cup cup yapalım mı" sorusuna hemen simidini kapıp getirerek cevap veriyor fındık faresi.
Ha bu arada anneanne- dede ilgisi, anneanne yemekleri,yazlık ortamı, bağ bahçe vs derken azalan sorumlulukla birlikte aşırı hareketli bir çocuğun annesi olarak şunu söyleyebilirim: summer mode rocks!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder