Temmuzda Karadağ macerası
Arkadaşlarımızın İştar'dan 2 ay küçük bir kızları var, Ayşem.
Ailecek nerede tatil yapalım derken hadi demişler bu defa rotamız Karadağ
olsun. Sema'ya söylemişler, Sema bize derken karar verdik İştar, teyzesi ve
bendeniz Karadağ'a gideceğiz.Oteller ayarlandı, arabalar kiralandı ve önce bir gece Semoş'ta kalmaya İstanbul'a , ertesi sabah da Karadağ'a uçtuk. Bu arada belirtmeden
geçemeyeceğim, Caddebostan sahil ben görmeyeli ne güzel bir yer olmuş kuzum
öyle? İştarı gördüğümüz ilk parka salıp, biz de katlamalı şezlonglarımızı açıp
sohbete koyulduk kadim arkadaşımla. Maalesef sohbet pek koyulaşamadı çünkü
gözüm sürekli İştar'ın üzerinde. Arada onu sallayayım filan derken İştar o
esnada parka gelen her çocukla arkadaş olmak istedi, beraber oynayalım mı
kardeş diye sarıldı filan.Beklenmedik bu ataklar karşısında çocukların çoğu
ağlayarak annelerinin arkasına saklandılar elbette! Bu arada İştar'ın
öksürükleri ve huysuzlukları daha da sıklaştı o kadar ki , 4-5 kilometrelik
yolu arabadaki öksürük şurubunu almak için geri dönmek zorunda kaldım, koşarak!
Karadağ tatili ekibi büyükler: Semoş,Almıla ve Ercü, İştar'ın teyzesi ve bendeniz.. |
Karadağ plajlarından birinde İştar ve ben |
Anne kız keyfi |
Ertesi gün vardığımız Karadağ'da ilk krizi bebek koltuğu konusunda
yaşadık. Arabayı kiraladığım yer elbette "Model xxx or similar"
şeklinde yazdığı gibi, fotoğrafını ve özelliklerini büyük büyük yazdıkları
arabayı değil, "haa o ne marka öyle" diye aval aval bi 5 saniye
düşündürten bir arabayı bizim için ayırtmıştı, buraya kadar sorun yok. Daha
önceden bebek koltuğu isteğimi de belirtmiştim, onlar da getirmişler iyi
hoş da, koltuğu takılı şekilde teslim etmedikleri gibi nasıl takılacağını da
göstermediler.Önce sakince isofixli bile olmayan koltuğu mantıken yerleştirmeye
çalıştım ama avucumla arkadan ittirmek suretiyle yaptığım güvenlik
testlerini geçemedi koltuk! Yaklaşık yarım saat 34 derece sıcağın altında
mevzuyla uğraştıktan sonra ehhh deyip rent a car ofisine geri döndüm ve
slav aksanı ve ifadesiz yüzüyle bana " My manager told me not to fasten
baby seats" diyen elemanla vay sen misin deyip elimi belime
koydum ve 3 dilden küfrederek olayı halledeceğimi sandım, yanılmışım. Ehh işine
gelirse dedi eleman ben de öyle kaldım tabi ortada. Bir koşu diğer tüm rent a
car firmalarında ufak bir fiyat araştırması yaptıktan sonra zaten en makulünün
bizim elemanlar olduğunu öğrenince çaresiz arabayı da, takılı teslim edilmeyen
bebek koltuğunu da kabullendim.
Plaj dönüşü halimiz |
Karadağ güzel mi? Doğası, denizi, havası gerçekten güzel ama
gitmeye değer mi noktasında bir ayağı Çeşme'de olan bir İzmirli için gereksiz
olduğunu söyleyebilirim. Ama İstanbul'da yaşıyorum, yıllık izin kullanacağım
derseniz, Antalya- Bodrum vs yerine cüzzi uçak ve otel parasına üstelik
de vizesiz buraya gidilebilir, en azından bir hava değişikliği yaşanmış olur.
Maalesef tatil süresince İştar ve Ayşem'in iletişimleri beklediğim
gibi olmadı. Bizimki fazla yırtık, fazla dominant ve de fazla hareketli olunca
,Ayşem'in gözü iyice korktu ve ikinci gün itibariyle alarm sistemini devreye
soktu. İştar Ayşem'e 5 metre yaklaşırsa ağlamaya başlıyordu! İştar'ın daha önce
de şahit olduğum ama seyrek yaşandığı için görmezden geldiğim ittirme huyu bu
tatille birlikte şaha kalktı. Ayşem'i sayısız kere ittirdi yada vurdu ve
maalesef çoğu vakada ben yetişemedim bile. Aslında her defasında sebep aynıydı:
Ayşem'in elindeki oyuncağı istiyor,Ayşem vermiyor ,İştar da vay sen misin
istediğimi vermeyen deyip Ayşem'i ittiriyor,Ayşem ağlarken de elinden oyuncağı
alıyor.
Tüm tatilimiz İştarla Ayşem'i ayrı tutmakla geçti diyebilirim. 4
gün boyunca gündüzleri plajda denize girdik, akşam da yemek için şehir
merkezine gittik.Akşam kızlar uyuduktan sonra bir yerlerde oturup bir şeyler
içtik oradan doğru otele. Haa çoluk çombalak gelmeseydik ekstra ne yapardık
derseniz, eh işte Bodrum barlar sokağı kişiliksizliğindeki mekanlarda dum tıs
müzik eşliğinde salınıp 3-4 saat sonra otele dönerdik, o kadar.
Böyle durduklarına bakıp aldanmayın! |
Hala piyanist şantörlü bir takım adamların yemek müziği yaptığı bu
güzide sahil kasabasında çocuklar için çok iç açıcı yemek altenratifleri yok
açıkçası. İştar 4 gün boyunca makarna,patates ve o yöreye özgü bir köfteden
yedi, Ayşem ise annesinin bavula sıkıştırdığı kavanoz mamalardan.
Yağmurlu bir sabahta , kasaba otobüs terminaline benzeyen hava
alanında vedalaştık Budva ile ve İzmir'imize geri döndük.
Günlerdir benimle dip dibe yaşamaya alışmış İştar o akşam
babasıyla uyumak istemedi, babası onu alıp babaannesine götürürken o kadar çok
ağlamış ki, neredeyse geri getirecekmiş. Gece de 2' ye doğru ancak
uyutabilmişler.
( evimizde ciddi bir tadilat var, tüm doğramaları İştar'ın
güvenliği için üstten açmalı yapıyoruz, o yüzden karı koca kendi ailelerimizin
yanında kalıyoruz)
Bir sonraki yurt dışı macerasına kadar, şimdilik hoş çakalın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder