Eşimin yakın bir arkadaşı, Ayvalık'a yerleşmiş bir başka yakın
arkadaşlarıyla bir araya gelmek isteyince, bize de Ayvalık yolları göründü.
Sadece bir gece kaldık, dolayısıyla program da klasik oldu: Ayvalıkta
gezinti,akşam Cunda'da yemek, ertesi gün öğlen Ayvalık'ta Büyük Klüp'te yemek
ve Şeytan sofrasından doğru geri dönüş.
Ayvalık'ta turizm henüz gelişkin olmadığından eski bir rum evinden dönüşmüş, ortak banyo-tuvaletli bir pansiyonda kaldık. Etraf temizdi, üstelik kahvaltımızı da begonvillerin altında yapabileceğimiz bir teras vardı, İştar'a oyalansın diye orada bulduğumuz mandalları verdik, daha ne olsun!
Güzelim Ayvalık'ı belediye mahvetmiş
resmen. Merkezde 2-3 mekan dışında adam akıllı gidip oturacak, kaliteli şık hiç bir yer yok. Öğle yemeği için ayvalık tostu dışında hafif bir şeyler yiyelim dedik, ancak yol kenarında bir kokorecci bulabildik. Orada İştar'a bir porsiyon köfte yaptırdım.
Sahilde 80lerden kalma tenteli çay bahçeleri hala varlığını sürdürürken,
denize sıfır mekanlar otopark, benzinci olmuş; zeytinyağı işiyle uğraşanlar
neredeyse kalmamış.Bir İtalyan sahil kasabasından çok daha fazlası olabilecekken,
çirkin, beton bir ikinci sınıf tatil yöresine dönüşmüş Ayvalık.
Oysa hemen karşısındaki Midilli, türlü çeşit atraksiyonla yılda milyonlarca turist ağırlıyor. Ayvalık'a giden turistin yapacağı şey Ayvalık tostu yiyip,çay bahçesinde çay içmekten öteye gidemez. Plajları nasıl bilmiyorum, umarım o anlamda iyi işletmeler vardır. Ben 4 sene önce Sarımsaklı'da denize girmiştim, 80'lere geri dönüş gibiydi ortam, o derece sakil, o derece garip.
Mandal sepeti kafasında |
İştar'ı
götürecek bir tane bile çocuk parkı yoktu en basitinden merkezde,ne kadar acı. Cunda'da
ise tüm turistlerin yoğunlaştığı sahilde sağından solundan araba geçen bir
adaya dandik bir park kondurmuşlar. 22 aylık İştar'ı salıncağa bindirdim,
ayakları yere sürtüyordu, evet şaka değil bu. Yanına bir kaydırak yapmışlar;
sağ tarafı tamamen boşlukta , oraya itfaiye direği gibi bir şey yapmışlar.
Kaydırağın yerden yüksekliği en az 3-4 metre. Ödüm koptu oraya her
çıkışında.Zaten sağda solda gezen ve belediye elinin değmediği belli sokak
köpeklerini ve de yerdeki kırık içki şişelerini gördüğümde hemen kucaklayıp
götürdüm kızımı oradan.Dönüşte belediyenin sitesinden bir mail adresine ulaşıp,
haftasonu yaşadığımız hayal kırıklığını anlatmaya çalıştım. Soğuk, kuru bir
cevap geldi belediyeden. Bilmiyorum, belki de silkinip kendilerine gelirler. Bu
park mevzusu konusunda çok hassasım , bunu ayrıca başka bir blogta yazı konusu
yapacağım.
Kısacası, Ayvalık'ta kafalar değişmezse, Ayvalık'ın adam olma şansı zor, çok yazık.
teras güzeli |
İştar'ı restoranlarda aynen böyle oyalıyoruz |
Yakışmış mı? |
Valla en son 5 aylık hamileyken böyle görünüyordum :) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder