Sakız Adasında Roket Festivali (Nisan 2014)
Adanın yüz yıllık geleneği bu: paskalya yortusunda akşam
vakti iki kilise birbirlerine havai fişek atıyorlar. Ertesi gün de köylerde
meydanlara ocaklar kuruluyor ve sakatat/kuzu eti yeniliyor.Şeker bayramında
Türkler ne yapıyor diye hiç bir yabancı koşarak gelmez ama feribotlar dolusu
Türk (yarısında Canon/Nikon DSLR makinelerle) akın etti o hafta sonu Sakız'a.
Merak kediyi değil ama beni öldürür, ben de aldım kızımı kocamı ve gittim
adaya, bakalım ne varmış diye.
Yunan adalarını ve ada kültürünü oldum olası
sevmişimdir, bir kere ödediğiniz paraya karşılık yiyeceğiniz en lezzetli balık
ve deniz ürünleri sofrasını orada bulabiliyorsunuz. Sezon açılmadığı için gündüzleri sağda solda bir şeyler yiyerek geçirdik. Bu arada Sakız'a küçük çocukla gidebileceğiniz iki süper mekan keşfettim.
Biri Chateau Cafe. Feribottan indikten sonra dümdüz sahil (kordon) boyunca yaklaşık 20 dakika yürüdükten sonra ulaşacağınız harika bir vaha.Çok yakın değil, dikkat! Bu cafenin üst katında yaklaşık 20 m2 büyüklüğünde tamamen şişme bir oyun alanı ve içinde bir çocuğu saatlerce oyalayacak oyuncaklar var. Biz kafenin deniz manzaralı balkonunda frapelerimizi yudumlayıp, harika ev yapımı brownieleri ılık ılık mideye indirirken, İştar hanım çıldırmış şekilde şişme kaydıraktan top havuzuna daldı, oyuncak mutfakta omlet yaptı, büyük küp blokları üst üste dizdi, adalı bebelerle samimiyeti ilerletti. 4 saat sonra hadi artık bi yerde yemek yiyelim deyip kalkmak istediğimizde kavga dövüş çıkardık onu oradan.
İkinci durağımız olan Tassos 'un bahçesinde nefis bir şey var: sanayi tip bir trambolin!
Ben içeride ahtapotları götürürken, İştar babasının gözetiminde bahçedeki trambolinde (aşağıda temsili fotoğrafı olan) bir dolu başka çocukla hopladı,zıpladı, coştu durdu.
Akşam olunca da roket
atışlarının en iyi gözlemlendiği yere gittik belediyenin tahsis ettiği otobüslerle.
Maşallah etrafta Yunanlıdan çok çoluk çombalak Türkler vardı dersem abartmış olmam.
Roket savaşı , havai fişek atışı, OK ama bu öyle düğünlerde, 29 Ekimlerde
uzaktan tatlı tatlı seyrettiğiniz bir show değil arkadaşlar. Fişeklerin
ateşlendiği yer uzakta bile olsa bizlerin durduğu yer olayın vukuu bulduğu yer
olmasından mütevellit, her bir fişek beynimde patladı resmen.Gözümüzün önünden
ateş topları geçti. Ve gürültü. Aman Allah'ım sağır olacaktık hepimiz.
Benim panik atak krizim geldi; hemen kendimi ilk emniyetli kuytuya attım,
İştar'ı da babasının sırtından kurtardım. Eşime kalsa daha kalırdık orada ama
benim elim ayağım titrediği için, ilk gelen otobüsle aşağıya indik. Aman hadi
be, bu mu eğlence?
Çocuğunuz büyümeden roket festivaline gitmeyin derim nacizane..
Ertesi gün uğradığımız Pirgi'de köy meydanında kuzular şişe dizilmiş, bebeler meydanda cıstak cıstak oynamaya başlamıştı bile. Kiloyla alınan etler kokoreçler harikaydı,bizim etobur İştar da bi oturuşta 300 gr et yemiştir sanırım!
Bu seyahatte İştar neredeyse hiç sorun çıkarmadı,pusete de bindi, restoranlarda eline verdiğimiz ipadle de oyalandı.Güle geze geçen kısacık bir kaçamak oldu.
Sakız Adası Revisited (Mayıs 2014)
19 Mayıs tatilini fırsat bilip günübirlik
İştar'ı da alıp gittim Sakız'a. Bu sene keşfettiğimiz çocuk dostu Chateau Cafe
sayesinde biz yine yeniden frappelerimizi yudumlarken, İştar, devasa şişme oyun alanında oynadı,zıpladı durdu. Biz adanın çarşısını
gezerken o uyudu; biz yemeğe oturduğumuzda uyandı.Amma velakin,feribota binmeden önceki son 2 saatim adanın kordon boyunda İştar'ın peşinde koşmakla geçti. Kucaklamaya kalkıyorum, kendini atıyor; onun bunun masasına/dondurmasına saldırıyor, caddeye koşmaya kalkıyor vs. Bir şekilde hiper aktiviteye bağladı mı İştar'ı durdurmak güç.Bu defa ki restoran seçimimiz Ta Delfinia idi. Zaten Türkçe menüsü ve limana yakınlığı sebebiyle çoktan Türklerin gözdesi olmuş bile. Millet burada yiyip içip, vakit gelince feribota yürüyerek geçiyor.
Bu arada Sakız ve genel olarak Yunanistan ada turizmi ile ilgili gözlemim şu ki amcalar servis ve müşteri hizmetlerinde gerçekten on numara. Canla başla, arı maya gibi çalışıyorlar.Gittiğim yerlerde lezzet,temizlik ve fiyat dengesi genel olarak gayet iyi. Zaten şu vize derdi olmasa biz Türkler resmen istila edeceğiz adaları. Ben Yunanistan turizm/dış işleri bakanı olsam, ne yapıp edip Türklerin Yunanistan'a kolayca girişi için elimden geleni yapardım, en azından kolay kontrol edilebilecek ve Avrupa'nın geri kalanıyla bağlantısıyla olmayan adalar için.Vizesiz gidilebilen gemi turları var amaa keser mi bizim Türkleri :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder