19 Kasım 2013 Salı

Ohooo 6. Hastalık Olmuş Meğer Bizimki!

Biliyorsunuz İştar geçen hafta Çarşamba ve Perşembe gecelerini, özellikle Perşembeyi 39 üzeri bir ateşle geçirdi. Cuma günü ise ateşten eser dahi yoktu.Fakat bizimkinde bir halsizlik,bir mıymıntılık,sürekli kafayı kimi bulduysa onun koynuna sokma hali,iştahsızlık, durduk yere mızıldama vs.
"Ah kıyamam..  3 gündür evde oturdu, ondan sıkılmıştır canı" dedim önce (??)  Yeniden ateşlenir endişesiyle o gece de anne baba yatağında uyudu İştar hanım.
Cumartesi sabah İştar'ı babasına emanet edip, nicedir ihmal ettiğim spor salonuna gideyim dedim.Biraz da oralarda sohbet vs derken 4 saat sonra eve döndüğümde İştar babasının kucağına konuşlanmış,yine hiç bir şey yememiş,kuş gibi duruyordu. Bir şeyler yedirmeye çalıştım ama pek de başarılı olamadım. Sanki benim kızım İştarım gitmiş, yerine bambaşka bir 16 aylık bebek gelmiş gibi.Dakika başı cırtlak bir sesle" anneee annee" deyip eteklerime yapışıyor,iki dakika oyuncaklarıyla oynadıktan sonra yere yatıp gözlerini kapatıyor vs. Bir süre sonra da  babasıyla koyun koyuna uyudu zaten. Uyandığında çok daha iyiydi, bizim de arkadaşlarımıza sözümüz vardı, hadi bakalım deyip hazırlanıp çıktık.
Gittiğimiz evde 3 yaşında bir abimiz var. İştar gelir gelmez onun odasına daldı hemen çeşit çeşit oyuncaklara yapıştı.Fakat yine de arada mızıldayıp duruyor.Ev jeotermalle ısındığı için tüm radyatörler kapalı olmasına rağmen içerideki ısı cidden Çemberlitaş Hamamı kıvamında bu arada.Nitekim bir yarım saat sonra İştar'da ilk bunalma belirtileri başladı.Yine aynı mızmızlığa verip hiç üzerinde durmadım. 1 saat sonra çocuk cinnet geçirip üstünü başını paralamaya zırıl zırıl ağlamaya başlayınca, soyayım da rahatlasın dedim.
Ve şok: İştar'ın tüm sırtı, göğüs ve karın çevresi artı kulak arkası pençe pençe kızarmış! Minik minik sivilce gibi noktalar oluşmuş."Yuh amma da sıcakmış bu ev "derken İştar  üzerinde sadece bir bezle çok daha rahatlamış gibiydi. Evdeki diğer bayanlarla İştar'ı komple bir incelemeden geçirdik. Bizde benzer bir vaka yok ama herkes İştar'ın sütle bağlantılı bir alerji geçirdiğinde hemfikir oldu.
 Yahu bu çocuk o kadar çok süt içiyor ki doğduğundan beri, şimdi mi alerjisi çıktı yani filan derken aklıma bir önceki gün teyzesinin eline verdiği iki avuç büyüklüğünde kaşar peyniri geldi. İştar da hepsini yemişti."Çüş yani o kadar kaşarı ben de yesem bana da bi haller olabilir" diye geçirdim aklımdan. Bu arada İştar'ın mızıltıları tekrar başlayıp, kızarıklıklar aniden suratına da geçince doktorunu aradım. İsilik ihtimalini söyledim.(ateşlenme vakasından hiç bahsetmeden) Doktoru da alerji olabilir deyip ağlarsa vermek için bir alerji şurubu yazdırdı. 
Şurubu aldık, eve dönüp yine aman bu defa da  gece yarısı kızarıklık uyanması olur belki diye yine hep beraber uyuduk. Sabah vücudundaki kızarıklıklar aynen duruyordu artı yüzündeki kızarıklıklar daha da yayılmış gibiydi. Benim kafamda bir sürü tilki: acaba deterjan mı,acaba aşuredeki nişasta mı,dün 3 tane mini Oreo yedirmiştim, ondan mı vs..
Eh yanımızda da alerji şurubumuz var ya, Bostanlı'dan tekneye atlayıp, fır fır rüzgarı yiye yiye karşıya Levent Marinaya geçtik ,Pazar sabahı kahvaltı edelim diye. Tabi dışarıdaki her sosyal aktivitede olduğu gibi İştar'ı orada da idare etmek zor oldu, 10'ar dakikalık vardiyalarla iki lokmayı ağzına atan İştar'ı eyledi. Bol bol mızıldadı,yerli yersiz ağladı, kendini yere atıp 5 dakika öylece durup kalktı vs. Arada hemen alerji damlasını verdim. Niyetim akşamüstüne kadar beklemek.
Dönüş yolunda yine rüzgarı yiye yiye ama fosur fosur uyuyarak Bostanlı'ya geçtik. Oradan sahile yakın bir cafede oturan arkadaşlarımızın yanına gittik.Bu süreçte İştar'ın kızarıklıkları tüm yüzüne göz altlarına kadar yayılmış durumda.Orada da yine her türlü arızayı yaptı, hava iyice soğuyup da İştar' ın mantosunu arabada unuttuğumuzu fark edince eve geri dönmeye karar verdik.
Tekrar sağını solunu inceleyince İştar'ın kızarıklıklarına alerji ilacının hiç etki etmediği yetmezmiş gibi daha da çoğalmıştı.Yine mızıl mızıl, kucakta geçen keyifsiz bir akşamda, İştar hanım erkenden uyudu babasıyla koyun koyuna. Ben bu arada doktorunu aradım ve ertesi gün için sözleştik.
Pazartesi sabahı  İştar'ın kızarıklıkları bir hayli azalmıştı .Doktora gittiğimizde ne alerjisi diyecek acaba diye düşünürken konulan teşhisle şoke olduk: benim minik meleğim 6. hastalık geçirmiş de haberimiz yokmuş meğer.
6. hastalık tıpkı kızamık yada su çiçeği gibi virüsle bulaşan bir çocuk hastalığı. 1-3 yaş grubunda sıklıkla rastlanıyor.Maalesef aşısı olmadığı gibi, tedavisi de yok. Önce aniden yükselen ateşle başlıyor (bknz perşembe gecesi) ateş düşer düşmez de vücutta kırmızı döküntüler beliriyor.Bu döküntüler 2-3 gün içinde geçiyor. Sadece bol sıvı, dinlenme öneriliyor.Ateşin yükseldiği döneme dikkat edilmesi gerekiyor zira bu hastalık havale geçirtecek kadar aniden yükselen ateş yapabiliyormuş. 
Bulaşıcı mı? Evet ama kuluçka ve ateş döneminde.Döküntü aşamasına geldiğinde bulaşıcı olmaktan çıkıyor.
Doktorumuz "yeniden ateşi çıkarsa hemen antibiyotik başlatırız" dedi. Çok şükür ateş mateş yok geçen haftadan beri.
Bu aralar süper mızmızız, her şey İştar için ağlamaya bir sebep. Benim tahminim  hastalıkla beraber oluşan kas ve eklem ağrıları arada İştar' ın canını acıtıyor ve bu yüzden olur olmaz her şeye ağlıyor.Yeni şeyler öğrenmeye istekli değil,sürekli eteğine yapışacağı birini arıyor.
Bu süreçte güzel olan bir tek şey var: İştar her gece neredeyse 12 saat uyuyor ( gerçi bizim yatakta, ama olsun)
Her hastalıkla çocuğun huyu değişirmiş derler ya ,gerçekten doğru..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder