İştar Hanım 15 ayını bitirdi bile!Geçen sene bu zamanlar İştar daha 4 aylıkken ne çok gözümde büyütürdüm 1 yaşını geçmiş bir bebeği: "Vayy sizinki tam 15 aylık ha? Ne güzel koşuyo maşallah" Sanırdım ki 1 yaşını geçince tüm bebeklere sihirli bir değnek değiyor ve artık hafta sonu aktivitesi olarak el ele tutuşulup çocuk tiyatrosuna gidiliyor,yelkene mi versem, surfe mi başlatsam geyiği yapılıyor, kerrat cetvelinde 9 kerelere geliniyor.
Yalanmış hem de kocaman bir yalan!
İşte size tam tekmil 1 yıl sonrasına ne umdum, ne buldum listesi (2012 Kasım versus 2013 Kasım)
1. Uyku Düzeni
2012 Kasım >> İştar son derece dakik bir şekilde gecede en az 2 defa uyanıyor. Genel olarak uyanma saatleri 04:15 ve 06:30 .Çoğu zaman da en son uyanışından sonra onu uyutamayıp ben de zombi gibi sabahın kör vaktinde oturmak zorunda kalıyorum. O günlere dair hatırladığım en net şeylerden biri her gün ama her gün uykusuz şekilde işe gidip, hurda şeklinde eve dönmelerim.Geceleri bir kere uyandıktan sonra hemen uykuya dalamayıp, üstüne 1 saat da internette takıldığım için yatağımın başucunda duran telefonum yada ipadim en iyi uyku arkadaşım.
2013 Kasım >> Ha düzelttik, ha kesintisiz uykuya geçtik, ha bu sefer sihirli formülü buldum derken 1 senede geldiğimiz vaziyet geçen senekinden daha beter: Gecenin belli bir saatinde -ki bu genelde 02 suları oluyor niyeyse- İştar uyanır, anneeeeee diye bağırmaya başlar ve odasına giden şanslı ebeveynin yaklaşık 1 saat süren uyutma çabaları nihayet kapanan göz kapaklarıyla son bulduğunda tekrar yatırılır. Odadan usulca çıkan ebeveynin ilk adımı atmasıyla beraber İştar hanım etine iğne batırmışçasına uyanır, hemen yatağın korkuluklarına tutunup anneeee anneee diye 1 saat önceki statüsüne geri döner. İçinden küfrederek prosesi yeniden başlatan ebeveyn, eğer günlerden hafta sonu ise biraz daha direnir ve bu işi ne olursa olsun İştarın yatağında bitirmek üzere inat eder. Eğer hafta içi bir gün ise "amaan be" diye işgüzarlık yapılır ve İştar kucaklanarak anne baba yatağına yatırılır.Hedeflenen lokasyonda olduğunu farkeden İştar Hanım derhal uykuya dalar ve mümkün olan en geç saatte uyanır.Uykusuz kalmadan sabah işe gidecek anne baba tarafından pes edilip arada yatırılan İştar hanım giderek buna daha da alışır ve artık arada yatmadan duramaz hale gelir.Tavuk yumurta meselesi yani.
2. Beslenme ve Kilo
2012 Kasım >>Anahtar kelime 90 cc.. Obezliğin doruklarında gezindiğimiz dönemler.Her doktor muayenesi çıkışında ne kadar fazla kilomuz olduğu panik içinde eşe dosta duyurulur ve - "boşver yürüyünce bak nasıl gidecek o kilolar"- telkiniyle bünye rahatlar.Zaten yetmeyen anne sütü üretimi mamayla takviye edilir.Artık emzirme olayını beceremediğim mevzusu kabullenilmiştir, daha fazla mücadele edilmez. Evde yada dışarıda ihtiyacım olan gereçler şunlar: toz mama,ılık su,biberon. E-bebekten aldığımız yeşil termos en çok kullandığımız alet.İştar ağlıyor mu? Hmm son beslenmenin üzerinden ne kadar geçmiş? 2 saat. Ok daya o zaman 90 cc! Kakamız hardal rengi ve kokusuz.Ve meğer benim sütüm çocuğu kabız yapmıyormuş, yetmediği için çocuk doymuyormuş!
2013 Kasım >> Kilo- boy orantımız son derece normal, artık şişko falan değiliz.Bakla hariç her şeyi yiyip içiyoruz.Şimdiye kadar averajda giden boy ilk defa endekste yukarı çıkmış.Doğru dürüst yemek pişmeyen bir evde artık İştar hanımın damak zevkine göre sağlıklı ve taze yemekler pişiyor.Her gün ne pişireceğim derdimiz var, o da beni biraz geriyor , orası ayrı!Eh "you are what you eat" demiş bir büyüğümüz. Kakamızın kokusu da artık Bodrum yolu üzerindeki pirina fabrikalarından hallice, çoğu zaman da ıslak mendil yetmiyor, bi duş aldırmak şart oluyor temizlerken!
3.Günlük Aktivite
2012 Kasım >> İş çıkışı pusete oturtup site etrafında şöyle bir dolandırmak yeterli İştar'ı. Zaten dönen bir tekerlek İştar için uykuyla eşdeğer.Onun dışında İştar'ın bir günü bol bol uyumak,yerde oyun halısında yatıp tepeden sarkan oyuncakları bik biklemek,kaka-çiş yapmakla geçiyor.Akşamları iş çıkışı ben mutfakta yemek yaparken, o salonda yerde oyun halısında takılıyor.Yegane dert, bu bebek ne zaman yüzükoyun dönecek.
2013 Kasım >> Artık bağlasan durmayacak pozisyondayız.Mutfakta sandalyesinin üzerine çıkıp oradan masaya atlayıp, masanın diğer ucuna koşarak geçebiliyor.Zaten mama sandalyesine de elveda diyeceğiz galiba yakında. Annemlerdeki çoktan depoya kaldırıldı, bizdekinin de kalkması an meselesi zira İştar hanım sıkıldığı anda pat diye sandalyeden ayağa kalkıp aşağı inmeye çalışıyor. İnemezse de " ineyim mi" diye bana soruyor.
Ev içinde sürekli bir koşturmaca halindeyiz.Parka gittiğimizde ise zemberiğinden boşalmışçasına bir sağa bir sola koşturuyor, eline geçen her şeyi ağzına atıyor, yerdeki su birikintilerinin önünde çömelip eliyle pat pat suya vuruyor, başka çocukların elindeki oyuncak kraker ne varsa alıyor.Kısacası zarar, ziyan tehlike,action aklınıza gelen ne varsa İştar hanım'da mevcut.
Her gün en az bir defa bakıcısıyla parka gidiyor. Ben de işten erken çıktığım günlerde ekstra bir tur daha yaptırıyorum. Eşimle son yaptığımız durum analizine göre İştar'la baş edebilmek için gün boyu parkta koşup oynaması gereken sürenin en az 4 saat olması gerektiğine karar verdik. Aşağısı bize gece uyanmaları ve masa-sandalye tırmanıcılığı olarak geri dönüyor çünkü. Ha bu arada yapacak başka bir yaramazlık bulamadığında kendi kendine pusetine tırmanıp oturuyor ve kemerini bağlamaya çalışıyor.Bu da yeni icadımız.
4.İletişim ve Zihinsel Beceriler
2012 Kasım >>Aman çocuğum erken konuşsun derdine onunla bol bol muhabbet ettiğim günler.Sohbet içeriğimiz hayli değişken ve zengin. "İştarcım bak şimdi bu patatesi soymadan önce güzelce bir yıkıyorum ki...."" Aaa bak İştar, şu tezgahta duran şey muz, bak sarı muz gördün mü?"
Şimdilik İştar anlattıklarımı dinliyormuş gibi yapıyor, gösterdiğim nesneleri gözüyle takip ediyor.Arada gülüyor,işine gelmeyen bir şey olduğunda mızıldıyor.Ama biraz geveze olacağız galiba çünkü gün boyu ağzında bir şeyler geveleyip duruyor. Hatta arada baba ya benzeyen bir şeyler mi duyuyorum ne?
2013 Kasım >> Hiç durmadan bir şeyler konuşuyor, gösteriyor,anlatıyor; bildiklerini gösterme çabası içinde, sürekli bir show-off durumu! Evde en çok konuşan kişi İştar desem yeridir.An itibariyle aşağıdaki kelime ve cümleleri aktif ve bilinçli olarak kullanabiliyor:
anne-baba-dede-anneanne-babaanne-teyze-abla-abi-çocuk-aç-kapat kapağı-attım-kapattım-gitti-bye bye-muz-elma-patates-domates-mama-ekmek-kek-zeytin-peynir-hadi-hav hav-köpek-kedi-aslan-at-tıss yılan-ördek vak vak-papağan-böcek-arı-cik cik kuş-araba-lamba-kitap-masal-kayu-çiz-kalem-üçgen-kare-daire-güneş-ay-çiçek-ağaç-masa-park-kova-taş-su-süt-meme-atta-bebek-bebek ağlıyor-bebek mama yiyor-saat-bir-iki-üç-altı-on (aradaki sayılar yok)- el-parmak-göz-burun-kulak-saç- ineyim mi?- hoppa-ayakkabı-terlik-bıcı bıcı-bez-kaka-çiş. Arada mutlaka hatırlayamadıklarım da vardır ama genel anlamda kelime haznemiz bir hayli geniş.
5.İştarla Günlük Hayat
2012 Kasım >> Bebekle de hayat devam ediyormuş yahu.Her yere onu da götürüyorum, hatta ilk uçak seyahatini birlikte bu ay yaptık!Hahayt bebekten sonra eve kapananlara selam olsun! Kasım ayına bir başka rekorumuz ise Bağdat caddesinde tam 6 saat pusetin içinde arıza çıkarmadan uyuması ve benim bilumum mağazaları dolaşıp,kafelerde soluklanmamdı.Acıktı mı? Daya 90 cc!Uykusu mu geldi? Puset ne güne duruyor? Tek eksik kaldığımız şey gece gezmeleri, eh o da pek yoktu zaten!
2013 Kasım >> Artık İştar eşliğinde bir yere gitmek,sosyal hayata karışmak kesinlikle namümkün!Restoran benim için yiyip içip sohbet etmek değil, İştarın peşinde koşturmak ve etrafa yada kendine zarar vermesini engellemek demek artık.Seyahat planlamıyoruz bile, nasıl olsa bir şey anlamayacağız.(bkz Paris maceramız) Ev gezmesi? OK, o olabilir ama yine de mutlaka 2 kişi gidilecek çünkü nöbetleşe idare edilebiliyor.Bir kişi oturup sohbet edecek, diğeri İştar'ın peşinden koşacak.Artık hiç kimseyle hiç bir şey planlayamıyorum,çünkü bir yere gitmek zul, hatta işkence!Dön dolaş en rahat ettiğim yer, evim evim güzel evim, her şeyin kontrol altında olduğu güvenli evim. Peki coğrafi olarak anneanne ve babaanneyle aynı sitede oturma durumu? O da pek bizi rahatlatmıyor çünkü zaten haftanın bir günü İştar tüm gün anneannesinde, salı ve perşembeleri de benim tenis kursum sebebiyle yine 2-3 saat aynı mekanda takılıyor.Daha fazlası için açıkçası yüzüm yok.Babaanne ise en azından şimdilik İştar'la başetmek için gerekli donanıma ve fiziksel güce sahip değil,belki seneye! Öyle bir kapana kısılmış vaziyetteyim ki, sevgili eşim elinde biletlerle gelse ve dese ki hayatım yurt dışında bilmem nerede harika bir seyahat planladım biletleri aldım rezervasyonu yaptırdım, ailecek gideceğiz..Donuk bir yüz ifadesiyle cevabım şu olur:" Bileti açığa al,belki seneye gideriz.Zaten çok yorgunum, uykum da var." 15 aylık bebeğiyle sosyal hayattan kopmadan yaşayabilenleri,her şeyi birlikte yapabilenleri tebrik eder, başarılarının devamını dilerim. Ha bir de talep edilmediği halde " siz keyfinize bakın çocuklar, bebek bizimle kalsın bu akşam, dönüşte alırsınız" diyen büyükanne-babaların da ellerinden öper, sabır ve destekleri için bebek ebeveynleri adına teşekkür ederim. Valla ne yalan söyliyeyim,34 yıllık yaşamımın en ot günlerini geçirmekte ve başkalarına ait sosyal aktivite icraatlarını facebook ve instagramdan takip ederek like etmekle meşgulum!Lokasyonum aynı, bizde oturmaya bekleriz efendim! (yalnız lütfen cam bardaklarınızı,tabaklarınızı ve kaşık çatalınızı ortada bırakmayın)
Ve bir sır:Sadece işte dinleniyorum..Nasıl ama :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder