10. Ay
Kısa zaman öncesine kadar yürüme mevzusunda fikrim şuydu:" aman kardeşim, emeklerken bile mukayet olamıyorum, yürürse yanarız.Ne kadar geç o kadar iyi." Fakat emekleyen bir bebekle restoranda oturulamadığını, mama sandalyesi yoksa zaten her şeyin imkansız olduğu, ev dışındaki tüm sokak ortamlarında İştar'ı kucakta yada pusette taşıma zorunluluğu fikrimi kısa sürede değiştirdi: "Ah bi yürüse de şu elleri ,ayakları dizleri kirlenmese"
İştar yaklaşık 1 aydır yürümeye hazırlanıyor.Seri şekilde sıralıyor,bir yere tutunup kalktığında ellerini 10-15 saniye bırakıyor ve öylece ayakta durabiliyor. Evdeki bebek bisikletinin tutamağını fotoğrafta görüldüğü gibi yukarı pozisyona ayarladık, böylece kendi kendine ondan destek alıp ileri doğru adım atabilir. Henüz bu konuda çok seri değiliz ama zamanla onu da yapmaya başlayacaktır.
10 ay +3.hafta itibariyle bilinçli olarak kullandığımız kelimeler: mama -kedi-hav hav-bebek-top-at-dede-baba
Bunun dışında dönemsel olarak kullandığı daha sonra unuttuğu atta,alo,teyze,miyav gibi kelimeler de var.
Kendi kendine üzerine bir şey örtüp yada yüzünü elleriyle kapatıp cee-ee oyunu oynayabiliyor,saklı nesneleri genellikle buluyor, bir kutunun içine oyuncaklarını koyabiliyor.
İki parçaya ayrılabilen minik plastik fıçıları birleştirebiliyoruz.
Öğretmeye çalıştığım ancak gelişme kaydedemediğim konulardan biri iki küpü üst üste dizme. Beni izliyor, ne yapması gerektiğini algılıyor ancak bir plastik küpü diğerinin üzerine sakince koyamıyor, daha çok hızla yere savurduğu için tabi iş olmuyor.Sanırım bir objeyi yavaşça yerleştirebilmek de motor gelişimle ilgili bir şey.
Bir diğer konu da kitaplarımıza bakıp renkleri ve ismi söylenen objeleri gösterebilmek. Aylardır deniyorum ancak henüz "çiçek nerede" sorusuna çiçeğin fotoğrafını göstererek yanıt veremiyoruz.
Düğmeli oyuncaklarla da aramız pek iyi değil.Yani düğmesine basınca ses çıkaran oyuncakların düğmesine basmıyor ancak biz basınca çıkan seslerden gayet eğleniyor.En sevdiğimiz de -galiba her evde olan-Masalcı Tırtıl. Bir de sayı ve harfleri öğreten laptopa benzeyen bir oyuncak da aldım ancak şimdilik sadece kapağını açıp kapatıyor, düğmelere basma konusunda elimizi korkak alıştırıyoruz.
Hala her bulduğu şeyi ağzına atıyor.Favorimiz elbette kağıt parçaları.Geçen hafta sonu salonunu çişe boğduğu evde ağzından arka arkaya bir kırmızı top, lego parçası ve şam fıstığı kabuğu çıkardım.Dün de yine bir başka evde ev sahiplerinin "e biz ne zaman fıstık yedik yahu" cümlesi ve şaşkın bakışıyla ağzından yine bir şam fıstığı kabuğu çıktı.
Dün doktorumuza rutin kontrol ve menenjit aşısı için gittik. Görünüşe göre bundan böyle bulgurlu, makarnalı akşam yemeği de yiyeceğiz hep birlikte.Eh mutfakla daha fazla haşır neşir olmanın zamanı geldi galiba. Allah'tan önümüz yaz, sebze-meyve bol. Ancak bizim eşimle yemek alışkanlığımız hala akşamları et-salata şeklinde.Tencere yemekleri yapmaya başlasam iyi olacak! Olmadı iş yerindeki yemek firmasının aylık menü tablosunun fotokopisini alıp onu taklit edeyim.
Bebek Gelişimi Üzerine
Geçenlerde bir arkadaşımıza gittik. İştar' dan 4 ay büyük bebekleri var.Biz geldiğimizde kuzucuk uyuyordu o yüzden ben bir şey görmedim ancak annesi onun motor gelişimi konusunda çok endişeliydi, hatta bunun için bu konuda uzman bir doktora dahi gitmişler.Doktorun da ilk sorduğu soru iki küpü birbirine vuruyor mu olmuş! Anne baba birbirine bakıp, "e bizde küp yok ki" demişler.Doktor da kınayan gözlerle" Aaa nasıl olur, ona çubuğa geçirilen halkalardan,kırmızı toptan ve renkli küplerden almadınız mı,cık cık cııık" demiş. Bizimkiler de oradan koşa koşa kendilerini ilk oyuncakçıya atıp doktorun dediği her şeyden almışlar.Ayrıca doktor efendi gelişim düzeyini anlamak için bebeğe Denver testi diye bir şey yapılmasını da önermiş.
Bu arada anne Boğaziçi mezunu bir kimya mühendisi, baba hayli parlak okullarda eğitim görmüş bir akademisyen,üstelik en son uyanıkken gördüğümde bebek de gayet sağlıklı aktif bir çocuktu. Yani bu doktorları anlamak çok güç,resmen yangına ( yani geç yaşta anne olmuş bir kadının endişelerine) körükle gidiyorlar.
Amerikalıların bu konudaki rahatlıklarına bayılıyorum: babycenter.com'dan her hafta mail kutuma gelen gelişim durumuyla ilgili bilgilerin altında hep şu yazar: "Remember your baby is an individual. All babies are uniques and meet milestones at their own pace."
Bebeğinizi asla kimseyle kıyaslamayın,sağlıklı ve mutlu ise bırakın o minik kırıntıları baş ve işaret parmağıyla değil de avucuyla alsın. Yürümek,diş çıkarmak,konuşmak,bez bırakmak.. bunlar hep genetik mevzular.Siz bebeğinize yeteri kadar emek veriyorsanız, vakti geldiğinde elbette hepsini yapacaktır.Bana göre yemek yemeyen bebek bile bir mevzu değil, çünkü beslenmek tamamen fizyolojik bir ihtiyaç, inanın bana o bebek acıktığında illaki yemek yiyecektir ve mutlaka sevdiği bir yemek vardır.Siz yeter ki o yemeği hemen hazır edin! Ne kimse kabak yemediği için bir şeyden eksik kaldı, ne de komşunun oğlu bebekken brokoli yediği için Harvard' da burslu okuyor.
Bence anneler asıl her derdini ciyak ciyak ağlayarak ifade eden,belli bir aya geldiği halde hala uykuları düzensiz,değişimlere kapalı, genellikle mutsuz görünen çocukları dert etmeliler, işte bu hiç normal değil. "Ay uykusu-kakası-gazı gelince hep böyle yapar / bu aralar mız mız işte böyle/hayret hiç yapmazdı noldu " demeyin,inanın ben o çocuğu ne zaman görsem hep böyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder