22 Ekim 2011
Annemlerdeyim. Bir elimde televizyon kumandası, diğer elimde iphone, oylece yatıyorum bütün gün sırtüstü. Embriyo transferinden beri hiç duş almamışım, leş gibiyim; günlerdir evden dışarı çıkmamışım. Godot'yu bekler gibi bekliyorum kan testi gününü.Çünkü henüz bilmiyorum, hamile miyim değil miyim.Tedavi süreci pek de başarılı geçmedi, onca yumurta geliştirici iğneye rağmen yalnızca tek bir yumurta oluşmuş, onu alıp döllemişler. Üstelik döllenen embriyo da , embriyoloğun söylediğine göre "orta kalite". Zaten daha en baştan bana doktorum söylemişti: "Sibel Hanım, olmazsa bir dahaki sefere size mikro tüp bebek tedavisi uygularız"
Ümitsiz bir vakayım, çok ümitsiz.
Neredeyse 2 saatte bir farklı farklı ilaçlar içiyorum: kortizon,progesteron,aspirin,vitamin vs vs..
Midem bulanıyor mu? Hayır. Göğüslerde hassasiyet? Hayır.Ağızda metalik tat? Hayır. Göz bebeklerim büyümüş mü? Hayır aynen duruyorlar.Üstelik her an adet olacakmışım gibi , tam da her zaman olduğu şekilde sancım var. Yok kesinlikle hamile değilim. Hem zaten hissedermiş ya insanlar hamile olduklarını.. Ben umutsuzluk ve endişe dışında hiç bir şey hissetmiyorum.
1 yıl önce gittiğim Hindistan sokaklarını düşünüyorum. Viyadük altında karton kutular üzerinde yaşayan aileleri, koşuşturan baldırı çıplak, pislik içindeki küçük çocukları, kadınların kucaklarındaki kim bilir kaçıncı bebekleri.
Oysaki ben neredeyse 2 yıldır düzenli folik asit kullanıyorum, sigara içmiyorum, en sevdiğim şey kahveye doğurganlığı engeller diye veda ettim, gebelik öncesi fit olayım diye gün aşırı spor salonundayım, organik besleniyorum,duyduğum her bitkiyi içiyorum,sürüyorum,yiyorum. Kim ne tavsiye ederse aynen uyguluyorum. Kim bilir bu geçen 1 senede o kadının bir bebeği daha olmuş mudur acaba diye düşünüyorum.Olduysa nasıl oldu, nasıl geçirdi hamileliğini, nasıl doğum yaptı?
4-5 gün sonra koltukta uyuyakalmaya başlıyorum. Yine uyuyakaldığım bir gün gözümü açtığımda annem başımdaydı: "Sibel sen hamilesin bence, baksana uyukluyorsun sürekli" dedi. Oysaki bana göre uyuklamam çok normaldi, bütün gün evde televizyon karşısında yatan bir insanın en sonunda varacağı durum bu olsa gerek.
Bir gün yine uyuklarken, bir ses duydum..sanki.."Çok bekledin, geldim. Buradayım"..dedi birisi..Su birikintisi gibi bir şey gördüm sonra.. Ve uyuyakalmışım yine..
2 Kasım 2011
12 gün o odada, o yatakta doldu ve eşimle beraber hayatımın en endişeli yolculuğuna çıktım..Tüp bebek merkezine hamilelik testi için kan vermeye..Gelirken getirdiğim bavul evime dönmek üzere yine arabanın bagajındaydı .Kanı verdim ve eve döndük. Bir kaç saat sonra telefonla arayacaklardı. Salona gittim. Beklemenin o endişesi beni boğuyordu:
" Yok ya hamile değilimdir ben, olmam bir mucize olurdu..Tek yumurta neticede..Hiç başıma gelmez ki benim böyle mucizeler. Hep her şeyi herkesten fazla çalışarak, uğraşarak elde etmişimdir. Hiç armut piş, ağzıma düş olmadı bu hayatta. Yine olmayacak. Allahım ne olacak o zaman?"
Offff...
Canım arkadaşım Sema'yı aramak geldi içimden. Biraz olsun gülüşüp rahatlarım düşüncesiyle. Her zaman olduğu gibi yaklaşık 1 saat sürdü konuşmamız.
Telefonu kapattım.
Ve ekranda halihazırda mutfak masasına yayılmış, çalışmakta olan eşimden gelmiş bir sms gördüm. Ne alaka? Odadan odaya sms ile mi haberleşiyorduk artık?
Sms'te şu yazıyordu: " Maya tutuk"
Ben Sema'yla telefonda konuşurken, bana ulaşamayan tüp bebek merkezi görevlisi eşimi arayıp hamile olduğumu haber vermiş ve bu aşamadan sonra kullanacağım ilaçları ve iğneleri yazdırmıştı.
Nev-i şahsına münhasır eşim gayet sakin bir şekilde -telefonla konuşuyorum ya- haberi bana sms atarak vermeyi tercih etmişti:"Maya tutuk"
-"Nasıl yaaaa" diye koşarak yanına gittim. "Ne demek o mesaj?"
-"E tutuk işte, hamileymişsin" dedi eşim sakin sakin.
-"Yaa nasıl yaaa? Hamile miyim? Nasıl ama nasıııllll? Emin misin???"
Napicaz şimdi, ne olacak?
O esnada rüyamı hatırladım...Geldim diyen sesi..Kız sesiydi..Kız bebek..
İstatistiklere göre, tek yumurta ile tüp bebek tedavisinin gebelikle sonuçlanma ihtimali %25.
O %25'lik başarılı embriyo transferi ile oluşan gebeliklerin ancak %30'u yarışı sonuna kadar götürüp, canlı doğumla sonuçlanıyor.
İşte o kadınların %25'inin %30'undan ancak %1 i normal doğum yapabiliyor.
Hepsini geçtik kızım, bütün o yüzdeleri atlattık seninle,sevgiyle, inançla..
12 Mayıs 2013..
Hamile kalabilmenin, anne olabilmenin ne kadar büyük bir mucize olduğunun farkında olan, kıymetini bilen benim gibi tüm annelerin anneler günü kutlu olsun. Umarım şu annelik denen dünyanın en zor misyonunu becerebilirim, sana layık olabilirim.. Benim minik mucizem,otoparkta kalmış son yerim, istatistiksel olasılıksızım, İştar Kızım..Annen seni çok seviyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder