29 Kasım 2016 Salı

Oyun İster Bütün Çocuklar ,Renkleri Bırakın Çocuklara

İştar asla çekingen, annesinin bacakları arasına saklanan, oyuna karışması için benim itelemem gereken bir çocuk olmadı.Öncü ruhlu olduğu için zaman zaman arkadaşlarını da üzdüğü oldu, bu bir gerçek.
Büyüdükçe, hayatın evdeki gibi olmadığını fark etmesi çok uzun sürmedi İştar'ın, yani "anne su!" dediğinde tak önüne gelen su, her istediğini ona alan anneanne, babaanne vs. Arkadaşlarıyla oynarken İştar'ı zaman zaman gözlemliyorum: bir kere inanılmaz  bir şekilde grubu domine etme isteği var İştar'ın.4 çocuk bebeklerle oynamaya karar verdiyse, beşinci çocuk olarak diyelim saklambaç oynamak istiyorsa, diğer çocukların vay haline. İstediğini yaptırana kadar diğer çocuklar üzerinde baskı kuruyor, hala sözü dinlenmiyorsa,o zaman çocukların oyununu bozuyor.
Hangi anne babayla konuşsam, çocuklarla ilgili öncelikli istedikleri/diledikleri şey, "özgüvenli" olmaları. Muhtemelen bizim neslin hem aile yaşantısı içinde hem de okullarda biraz ezik ve ihmal edilmiş şekilde büyümesiyle ilgili sanırım bu durum.Bu yüzden çocukların egosu genellikle şişik,sürekli bir talepkarlık durumu söz konusu.
Son dönemlerde,İştar'ın şişik egosu yavaş yavaş suya inmeye başladı.Ama bu defa da aşırı hassaslaştı! Her gün ama her gün, okulda ona kötü davranan, ona vuran, "popo,kaka,çiş" diyen arkadaşlarından bahsetmeye başladı.Okulda nasıl yapıyor bilmiyorum ama birlikteyken, arkadaşlarıyla oyununu bırakıp, bana sığınıyor. "anne bilmem kim beni oyununa davet etmedi" filan diyor.Davet etmedi dediği çocuk İştar'ın arkadaşı, tanımadığı birisi değil.
O yırtık, zorba denecek seviyede dominant İştar gitti, yerine aşırı hassas, her an ağlamaya hazır bir çocuk geldi.Acaba kardeşi olduğu için mi böyle yoksa eşref saati mi diye düşünmeden edemiyorum doğrusu.Dün de yatakta Ayşe' yi emzirirken annecim biraz kenara git dedim diye avaz avaz ağlamaya başladı, anne sen beni sevmiyorsun filan diyor.
Kafamda deli sorular ve İştar'da ne haller var acaba derken; bugün İştar'ın okuluna veli toplantısına gittim.Bloğumu takip edenler bilir, okulundan pek de memnun değilim İştar'ın.İki temel beklentimi karşılamadığı için biraz hayal kırıklığına uğradım: iyi bir İngilizce eğitimi ve okul dışında da arkadaşlarıyla sosyalleşebilmesi için fırsat yaratılması.Bu defa ki veli toplantısı geçen seneye göre daha verimli geçti ama yine bize gram söz hakkı verilmeden toplantı bitirildi.Bir de önden çocuklara gösteri  yaptırılıp, gözümüz boyanarak, veliler gazlanarak başlatıldı.
İngilizce konusuna daha sonra değineceğim elbette ama bana göre en azından bir arkadaşla birlikte oyun oynamak İştar için çok ama çok önemli. Okuldan maalesef çok geç (18:30) geliyor.Yemek,banyo vs derken hedef uyku saatimiz olan 9'da ancak işlerimiz bitiyor. Yine de konu komşu vs İştar için bir şeyler ayarlamaya çalışıyorum. Herhalde bir annenin çocuğuna yapacağı en büyük kötülük okuldan gelmiş çocuğun eline oyalansın diye cep telefonu vermek.
İştar'ın oyun oynaması benim için de çok iyi oluyor, bana sardırmıyor çünkü, ben de biraz Ayşe ile ilgilenebiliyorum.
Bugün şanslı tesadüfler eseri,veli toplantısı sonrası İştar'ın en sevdiği iki sınıf arkadaşıyla ayaküstü tanıştık ve birbirimize telefonlarımızı verip çocukları bir araya getirelim diye sözleştik.Bu İştar için harika bir haber, umarım ileride bol bol oynama fırsatı bulurlar.
Bu aralar İştar'da bir haller var, eski neşesi yok,acaba olgunlaştığı için mi böyle oldu yoksa başka bir şey mi söz konusu; bakalım göreceğiz.
Eğer yabancı dizi takip etmeyi seviyorsanız, yeni keşfim "This is Us".Online dizi izleme sitelerinden izlemenizi tavsiye ederim. Aile içi ilişkileri, yıllar içinde değişen ailevi süreçleri ve küçük yaşlarda çocuğa aşılanan şeylerin büyüdüğünde nasıl meyvelerini verdiğini, flash backlerle bir ailenin 36 yıllık geçmişine inerek anlatıyor. Ben ,izledikçe kendi adıma bu diziden bir çok şey öğrendim,size de bir şeyler katar sanıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder