Baştan söyliyeyim: hırslı "Türk" anne babaların, eğer bu meslekleri değilse, çocuğa bildikleri yabancı dili öğretmeye çalışmalarını, hatta abartıp çocukla İngilizce vs dilde konuşmalarını komik ve özenti bulurum. Çoğunda, bizim yaş grubumuza özgü anadolu lisesi- kolej İngilizce aksanı vardır. Gözüm kapalı Türk'ün İngilizcesini ayırt ederim.Cem Yılmaz'ın gösterisinde çok güzel anlattığı gibi,gramer bilgimiz uçsuz bucaksız, pratiğimiz ise bir hayli sallantıdadır. Alt yazıları olmadan dizi yada film bile izleyemez pek çoğumuz ama genel olarak etrafımızdaki insanların çoğu İngilizce' yi Türkiye ortalamasının üzerinde bilir. (Bu arada ben sadece İngilizceyi iyi bildiğim için bu şekilde örnek veriyorum, Frankafon ve Almancacılara saygılar).
Uzun yıllarını yurt dışında geçirmiş çok az sayıda insan ise aksansız şekilde konuşmayı başarıyor.Ha durum böyle ise, çocukla İngilizce konuşmakta sakınca yok elbette.
İştar 3 yaşına bastığı yaz, evimize yakın küçük bir anaokuluna gitti.Okulun nüfusu azdı o yüzden sınıflar karma. İştar 2 ay boyunca 5-6 yaş grubuyla İngilizce dersleri aldı ve her gün farklı bir İngilizce şarkıyla giderdik evimize.Hani o yaşta birisi adamakıllı uğraşsaydı İştar şu anda orjinal dilinde izlerdi çizgi filmleri.Çünkü beyin küçük yaşlarda o derece sünger, o derece hızlı.
4 yaş itibariyle yeni başladığı okulunda ,her gün İngilizce dersi var dedikleri için İştar' ın dil öğrenme sürecine müdahil olmadım ve bir yılımız böyle geçti. Arada çok basit bir kaç soru sordum- cevaplayamadı. Derken o 3 yaşında öğrendiği kavramları da unutuverdi.
1 yıl içinde 3-5 yeni kelime ve "how are you " sorusunun cevabı dışında bir şey öğrenmediler. Yaz geldi ve İştar ile aynı yaşta bir arkadaşının şakır şakır İngilizce konuşabildiğini, tüm çizgi filmleri İngilizce izlediğini gördüm.Babası çocukla doğduğundan beri genellikle İngilizce konuşuyormuş eyvallah ama beni asıl şaşırtan " zaten okulda kapıdan içeri girdikleri anda İngilizce konuştukları için mecburen bilmesi gerekiyordu" demeleri.
Yani böyle ana okulları var.
Peki bizim İzmir'de neden yok?
Bazı okullarda ana dili İngilizce olan öğretmenler var ama sistem bunun üzerine değil.Oysa çocuğa belli bir yabancı dili öğretmek üzere formatlanmış,bir yandan da diğer konuların da dahil edildiği bambaşka programlar hazırlanabilir.Hatta o ayki konular hem Türkçe hem yabancı dilde öğretilebilir.
Diyorlar ki: e bu çocuklar daha Türkçe'ye hakim değil.Tam da işte bu nedenden o boşluğu çok kolay doldurabiliriz çünkü her şey taze ve tabula rasa (yani boş masa)!
Bir arkadaşım bana basit İngilizce kitaplar hediye etti İştar'a okumam için. Bu ay bir gün Türkçe, bir gün İngilizce kitap okuyorum.Bendeki kitapların kimisi çok giriş seviyesinde, İştar'ın rahatça takip edebileceği gibi, bazıları da bir hayli kompleks.Ama anlasın anlamasın okumaya devam ediyorum.Bu yaptığımın çok da doğru olduğunu düşünmüyorum ama kendi haline bırakırsam hiç bir şey öğrenemeyecek! Hedefim 2017 yılında İştar'a eni konu sağlam bir İngilizce altyapı hazırlamak.Anaokulunda birazcık olsun öğrendiği Almanca'sını da youtube videolarıyla desteklemek.Onu da unutsun istemiyorum.
İlerisi için, çok ciddi bir sorun yaşamadığımız sürece İştar'a evde ödev yaptırmak,okuldaki derslerini takip etmek gibi bir niyetim yok.Bana ne, onu okuldaki öğretmeni düşünsün, onun sorunu.Ama en azından bir yabancı dili çok iyi konuşuyor ve anlıyor olmasını garantilemem gerekiyor.Dil o kadar somut ve yaşamın içinde bir şey ki.Her an her şekilde lazım.Ve İngilizcen (yada başka bir dil) az ise,aslında vizyonun o kadar dar ki. Bunu İştar'ın gittiği okul veremiyorsa,o zaman ben devreye girmek zorundayım. İştar'ın dil öğrenmesi için şimdi en iyi zaman, hatta geç bile kaldım.Bakalım nereye geleceğiz 1 sene içinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder