Bu yaz güzel geçti İştar için..Neredeyse her gün yüzdü,denize havuza doydu..Doğduğundan beri her yaz büründüğümüz göçebe hayat yerini adresimizin yatağımızın belli olduğu bir rutine bıraktı..Geçici de olsa yeni arkadaşlıklar edindi;evin kapısından çıkıp karşı komşuda kurabiye yemeyi keşfetti..İstediği saatte yattı, istediği saatte kalktı, hafta içi benimle,hafta sonu babasıyla sarmaş dolaş uyudu..Canı ne isterse giydi, hatta bu esnada eni konu kombinler yaptı kendince..Evin her tarafını dağıttı,bol bol sulu boya yaptı,bebekleriyle oynamalara doydu..
Ama hava her gün günlük güneşlik değildi yaz boyu..Çok doğal bir süreç olmakla beraber İştar, kardeşini eni konu kıskanıyor.Şimdilik kardeşine fiziksel olarak hiç zarar vermedi ama 2 ay boyunca 7/24 birlikte yaşamanın da getirdiği bunalmayla zaman zaman ergen depresyonuna da giriyor. Evde resmen ana - kız çatışıyoruz ve baya ağlama krizleriyle bitiyor konu.
Dün İştar'la kendi çapımızda çok ciddi bir kriz atlattık.Sabah arkadaşı Ala geldi, güzelce oynadılar, odaya çıkıp kostümler giydiler..Ala ailesiyle denize girmek için gittikten sonra yalnız kalınca İştar yine bunalımlara girdi.Denize gidelim dedim,istemedi.Yine çok fazla televizyon seyrettiğini düşündüğüm için televizyonu kapattım,İştar düğmesine basıp açtı, ben de direkt receiver'dan kapattım ve kavga kıyamet başladı!Önce gelip bana vurdu, ben de ona oyuncak oynamama ve havuza girmeme cezası verdim.Daha da beter ağlamaya, baba baba diye bağırmaya başladı.Yukarı kaçtı,peşinden koştum ve bingo: tuttu yere çiş yaptı!Yine,yeni ,yeniden..İştar başa çıkamadığı psikolojik gerilimli durumlarda kuru kuru ağlamak yerine en tehlikeli silahını salıyor orta yere: çişini!Hemen banyoya soktum, banyo sonrası benden özür diledi,sarıldık..Yerdeki çişleri İştar'a sildirdim, çişli külot ve yer bezini de makinaya attık.Kriz geçici de olsa çözümlendi fakat yine bir sinir anında bana vurmaya kalkacağına adım gibi eminim.
Kardeşine karşı genel olarak sevgi dolu ve hatta gereğinden fazla yapışkan İştar. Bazı zamanlar ellerinden ağzından kardeşine mikrop bulaştıracak diye ödüm kopuyor. Ama bir an geliyor, canı sıkılıyor ve ilgimi istiyor.Ve tam da o an ben Ayşe ile ilgileniyorsam kopuyor kızılca kıyamet!
Bazen yerli yersiz bağırıp çağırıyor; bazen kıpırdayamayacağım bir anımı kollayıp acilen bir şey yapmamı istiyor, yüzü gözü değişiyor resmen..
Zaten Ayşe ortamda ise kesinlikle kimse onun yüzüne bakmıyor, herkes İştar'la ilgileniyor bu sıralar..Ne zaman İştar giderse, herkes Ayşe'nin başına üşüşüyor, bir gözleri kapıda, resmen kaçak göçek seviyorlar kardeşini..
İştar'ın Sophia'yı henüz kabullenmemesinin sebebi de Ayşe, bunalıp bana saldırmasının nedeni de Ayşe, daha doğrusu henüz atlatamadığı ablalık travması..Şu anda durumun sağlıksız olduğunu düşünmüyorum,tam tersi normal sürecinde ilerlediğini düşünüyorum.Ayşe yeni doğduğunda İştar akşam 6'ya kadar okulda, hafta sonları da sürekli babasıyla birlikteydi.Ayşe onun için günde bir kaç saat gördüğü, sürekli emen, sessiz bir varlıktı.Ama yaz başından beri Ayşe ile İştar neredeyse 7/24 birlikteler.Ha bir de şu durum var tabi: hani işe ara verip evde oturan kadınlar bir süre sonra kocaya sardırır, adama iş çıkışı rahat vermezler ya; bizimkisi de o hesap oldu galiba :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder