6 Temmuz 2015 Pazartesi

Summer is Coming:Yazın İştar Ne Olacak?

Mayıs 2015*
hayalimdeki yazlık ev
Benim annem İngilizce öğretmeniydi ve çocukluğumda hiç bir yazımı evde bir başıma yada bakıcıyla geçirdiğimi hatırlamam.Ben 11 yaşındayken o zamanın orta-alt gelir grubu ailelerinin yazlıklarının olduğu Gümüldür'den bir ev almıştık.Yazları oraya giderdik.Tüm yaz sabahtan akşama denize girerdim,bisiklete  binip dururdum.Maalesef İştar benim kadar şanslı değil. Annesinin yılın her ayı gitmesi gereken bir işi var, hatta daha da trajik olan durum biz karı koca resmi tatillerin başını sonunu sündürmenin dışında pek fazla izin de kullanmıyoruz.Teoride şu anda benim de eşimin de 3 er haftalık izinlerimiz var ama toplasan 5-6 gününü ancak kullanıyoruzdur.
İştar'ın tam gün okula başlamasıyla beraber bakıcımız yardımcıya dönüştü, çok şükür Şubat ayından bu zamana kadar da ilave bir desteğe ihtiyaç  duymadık.Zaten genelde destek almam gereken durumlar mesai saatinin uzaması,iş sonrası akşam bir yere gitmem gerekliliği vb şeylerdi; bizim bakıcı taş çatlasın  17:30 gibi gitmekten yana olduğu için, bu anlamda yine bir faydası olmayacaktı. O noktada annem devreye girdi hep, öyle böyle idare ettik.
Amma velakin önümüz yaz, annemler hava 32 dereceyi geçtiği an Çeşme'ye basıp gidecekler.Okul Haziran'da kapanacak.E peki İştar ne yapacak? Bu arada anneanne yaz boyu,babaanne part time olarak Çeşme'deler. Hiç kimsenin İştar'ı yaz boyu Çeşme'de misafir etmesi gibi bir şeyi teklif dahi etmediğini hemen belirteyim.Çözümü bir şekilde kendimiz bulmalıyız!
İşte ben bu durumu Ekim ayından beri düşünüyorum. Geçen yıl İştar 2 yaşındayken şöyle yapmıştık:İştar Salı-Çarşamba-Perşembe bakıcısıyla beraberdi,Perşembe akşamı yada Cuma sabahtan Çeşme'ye gidip, Pazartesi akşam dönerdik.Cuma yada Pazartesi bakıcımız evde temizlik yapıyordu.Temmuz ortasından İştar'ın okulunun açıldığı Ağustos 20'ye kadar böyle devam ettik, yani aslında 1,5 ay kadar. Bu süreçte İştar haftanın 4 günü denize girdi, Mini Klüp'te eğlendi, anneanne -dede keyfi yaşadı.Mutluydu.Şehirde geçirdiği kalan 3 gün ise maalesef berbattı.
İzmir Temmuz 15'ten Eylüle kadar o kadar sıcak oluyor ki, sabah 9 da 35 dereceden başlıyoruz güne; parka gidebilmek için ise akşam saat 7 yi beklememiz gerekiyor.Dolayısıyla benim işte olduğum saatlerde İştar'la bakıcısı kliması açık salonda takıldılar, ben 5 gibi işten gelince ortamın insani değerlere gelmesini bekleyip İştar'ı dışarı çıkarırdım yada babasıyla  sitenin havuzuna giderlerdi.
Çeşme'de olduğumuz 4 gün ise benim için tam bir kabustu: annemlerin aslında pek de müsait olmayan evlerinde, tek kişilik genç kızlık yatağımda İştar gece uyanıp yanıma yattığı için daracık yerden  düşmesin diye gözümü kırpmadan sabaha kadar  koyun koyuna beklemeler, güneş alerjim ve gül hastalığım olmasına rağmen hiç denize girmeden meşine dönmüş cildim,İştar'ın annemlerin sitede alıp başını  başkalarının evine yada bahçesine girdiği için yaşadığım panik ve mahcubiyet..Bu arada sitedeki çocuklar da fos çıktı, içlerinden birinin yaşı İştar'ınkine yakın olmasına ve sık sık onlara uğramamıza rağmen ürkek bir tip olduğu için İştar'la bir türlü arkadaş olamadılar,diğer çocuklar da ilkokul çağındaydı. Cidden hafta içi İştar'ı klimayla dört duvar arasında bıraktığım için, diğer günler de annemlerin evinde çok zorluk çektim, üstelik İştar'la uğraşmaktan Çeşme'de işimi gücümü de yarım yamalak yapabildim.Ve kendi kendime and içtim: seneye ne olursa olsun annemlerde kalmayacağız!
Çocukken yazlarımız böyle geçerdi
Ekimden itibaren harekete geçtim: Çeşme'den kendimiz ev alacaktık/sezonluk kiralayacaktık ve ben işleri yazlıktan takip edecektim, acil bir şey olursa İştar'ı annemlere bırakıp İzmir'e gidecektim!Ama o ev sadece tanıdık bildik bölgelerden, yani Ilıca ve Alaçatı'da, yüzme havuzlu güvenlikli bir siteden olabilirdi ve bol miktarda küçük çocuklu aile olması şarttı!Zaten yola çıkış noktamız İştar'ın sıcaktan etkilenmeden, yüzerek, yaşıtlarıyla oynayarak iyi bir yaz geçirmesi değil miydi?
Yazın çalışanların dengesi hep bozuluyor.Bir tanıdığımız tüm yaz iş-ev gidip geldikleri yetmiyormuş gibi çocuğun bakıcısını da İzmir'den getirtiyorlar, akşam kadın dolmuşla evine dönüyor.Aylık benzin,bakıcının yol parası gibi ilave masrafları 2000 tlnin üzerinde.Bizde bakıcı niyetine ben varım o ayrı ama esas yazlığın en büyük derdi, eve bağlanma  ve başka yere gidememe durumun.
 Fakat şu Çeşme'nin yükselen yıldızı ev fiyatlarını öyle bir arttırmış ki, dönüp de yüzüne bakmayacağınız,bütün gün güneş alan,site olarak  düzgün olmayan eski püskü evler 600.000 tl den başlıyor! Son gezdiğimiz evin sahibinin şu cümlesiyle ben yazlık alma fikrinden tamamen vazgeçtim:" Yaw ben bu siteden 9 ay önce tanesi 318.000 TL'den  3 ev aldım, bu sene 550.000 TL ye satmaktan vazgeçtim, yan sitenin inşaatı bitince nasıl olsa buranın değeri 700 ü geçecek.Bu sene kiraya vereceğim bu evleri!" Maalesef bahsettiği evlerin karşısındaki bir ev 550'e satılınca sitedeki ev fiyatları için limit belirlenmiş olmuştu ama görünüşe göre ev sahiplerini bu da tatmin etmiyordu.Bu arada gezdiğimiz hiç bir evi de - rakamından bağımsız- zaten beğenmemiştim.
Kiralık evlerde ise rakamlar daha abuk: 1 aylığı 20.000 tl ve site içinde bile değil..Deniz? O da yok, beach club'a gitmen gerekiyor.
E peki şimdi ne olacak? Geriye tek bir alternatif kalıyor: İştar'ı yazın da açık olan bir anaokuluna yazdırmak ve ben işteyken orada en azından sosyalleşmesini sağlamak..Yüzme dersi vs de olursa hele çok çok iyi..Hedefimiz şu 8 haftayı optimum şekilde geçirmek..Ama hangi okul? İştar'ın uyum durumu ne olacak?İşte bu başlı başına ayrı bir dert..Evimizin 15 km yarıçapındaki tüm ana okullarını şöyle bir gözden geçirdim ve başladım araştırmalara..Devamı sonraki postta..
*.: Yazarımız işten güçten bloguna yeni kayıtlar  ilave etmeyi bir türlü beceremediği için günceli yakalayana kadar  toplu olarak geriye dönük yazılar yazmaktadır.Ne olduğu anlaşılsın diye de her postun başına böyle ilgili dönemin tarihini atmaktadır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder