Seyahate doymayıp bu bayram da rotayı 4 günlüğüne Roma'ya çevirelim dedim.Esasen Roma, çocukla seyahat için Paris'ten de beter bi destinasyon. En azından Paris'te sağa sola serpiştirilmiş irili ufaklı bahçeler, parklar filan vardı.
bknz babaya kaskallanmış bir adet çocuk |
Rahat sayılabilecek bir seyahatten sonra ( İstanbul-Roma uçağında İştar kesintisiz uyuyup, ön ve arka koltukta oturan teyzelerden aferin bile aldı!) olay yerine intikal ettik. Bu defaki seyahatin bonus hediyeleri bir adet pony ve Haribo party mix paketiydi."....................san sana bir ayıcıklı şeker veririm"cümlesi neredeyse tüm haftaya damgasını vurdu. (boşlukları pusetine şimdi oturursan, elimi tutarsan vs gibi talimatlarla doldurabilirsin dostum)
Kendi gezdiğim yerleri filan anlatmayacağım elbette, bu İştar'ın bloğu. Roma'da 26 aylık bebekle neler yapılabilir, buyrun bakalım ( bu arada buradaki bilgiler sanırım ilk olacak)
1.Borghese Garden (Villa Borghese)
Standart çocuk parklarından, karusele, 4 kişilik kiralık bisikletlerden, Casina di Rafaella'ya ve Biopark adındaki hayvanat bahçesine kadar her şey bu yeşil kurtarılmış bölgenin içinde.
Otelimiz bilinçli bir tercih olarak bu parkın dibinde olduğu için, İştar ve babası neredeyse her gün buradaydılar. Açıkçası burayı biz tamamen gaz alma mekanı olarak kullandık, burası da olmasa cidden çocukla Roma'ya gitmemek lazım.
0-12 yaş grubuna yönelik harika bir eğlenme-öğrenme mekanı. İştar suyun akışının plastik borularla nasıl yönlendirilebileceğinden, duvara monte çeşitli müzik aletlerini tıngırdatmaya kadar pek çok gördü, deneyimledi. Elbette mekandaki bir çok şey onun algılamasının bir hayli üstündeydi ama yine de daha anne karnındayken biz müzik dinletiyorsak, eminim İştar'a da buradan bir şeyler kalmıştır
3.Piazza Novado
Trafiğe kapalı bu meydanda İştar deli gibi koşturdu durdu, sokak müzisyenlerine takıldı, kuşların peşinde kovalamaca oynadı, çeşmeden akan sularla oynadı vs vs..
4.Campo Dei Fiori
Tezgahlarda gördüğü her şeyi ıncık cıncık ellemesini bir kenara bırakırsak, her taraftan fışkıran rengarenk meyveler,sebzeler, bağrışan satıcılar İştar için gerçek anlamda bir beyin masajı.
İştar ve Filipinli bakıcımız(!) |
1. Ulaşım:Toplu taşımada tek başınıza pusetle hayatınızı idame ettirmeniz gerçekten zor. Sadece 1 kere bindiğim metroda Termini istasyonunda İştar'la tek parça halinde inebilmek için kaç kişiyi ittirmem gerektiğini hatırlamıyorum bile. Metroyu zorunlu haller dışında kullanmayın, otobüse de çok kalabalıksa binmeyin , sonrakini bekleyin.Taksi de öyle ıslık çalınca gelen cinsten değil, haberiniz ola! Ha ama benim veleti pusete koy, eline oyuncak ver, saatlerce takılır orda derseniz, bu durumda yürümeyi tercih edin derim.Zira,bir kaç nokta hariç,pusetle gayet rahat gidiliyor yollarda, siz internette yazılanlara aldırmayın.
2. Yeme -İçme: Makarna ve dondurma sevmeyen bir çocukla ben henüz karşılaşmadım.İştar da bu guruhun önde gelenlerinden.Aç filan kalmadı ama 4 gün boyunca da midesine bu ikiliden başka bir şey girmedi!
3.Hijyen ihtiyaçları : Biz bu seyahatte 24 saat bez bağlama işine geri döndüğümüz için esasen ihtiyacımız olan şey olası bebek bakım odalarıydı.Elbette öyle bir şey beklemeyin,bebeğinizin altını değiştirmek için parklardaki bankları yada direkt yere sereceğiniz örtüyü kullanacaksınız. Eğer tuvaleti kullanacaksanız da yanınıza bol bol temizleme mendili alıp klozeti şöyle bir silmek isteyebilirsiniz.Zira son senelerde gördüğüm üzere İtalya'da artık taş üstüne taş konulmuyor, her şey tıpkı antik Roma eserleri gibi kırık dökük,eski,kirli, bozuk, "Fuori Servizio".
Ama Roma seyahatimizin en eğlenceli(!) kısmı dönüşümüzdü. THY sağolsun beni yine yanıltmadı ve uçuşumuz " teknik arıza" sebebiyle tam 6 saat rötar yaptı. Bu arada İştar'ın da ishal olacağı tutunca yanımızdaki tüm bezleri tükettik, benim üstüm başım kaka oldu,mecburen dünya para verip hava alanındaki dükkanların birinden üzerinde Italia yazan iğrenç bi tişört almak zorunda kaldım, saatlerce alanda çocuk eylemek de cabası..Ha bu arada 6 saatlik rötarın ancak 4.saatinde insanlar gate'deki tek restorandan ücretsiz yemek alabildiler biliyor musunuz? Ben rötar anonsundan 1 saat kadar sonra, kucağımda acıktığı için huysuzlanan İştarla self service restorana gittim ve garson kadın bedava isteyeceğimizi sandığı için bize yemek vermedi biliyor musunuz? Kendimi hiç bu kadar aşağılanmış hissetmemiştim.Normal şartlarda rötar açıklanır,hemen voucher'ları dağıtırsın, bırak millet ne yaparsa yapsın. Voucher'ı bırak, uçağa binebilmek için yeni boarding pass sırasına filan girdik ya! Hem de 5 saat alanda kös kös bekledikten sonra!
Asıl şoku ise THY maalesef İstanbul varışında yaşattı. Rötar 6 saat olunca,ileri saate ( o da binbir zahmetle, desk'e defalarca gidip gelerek) attığımız aktarmamızı da kaçırmıştık ve maalesef o uçak İzmir'e giden son uçaktı. Geriye yapacak tek şey vardı: THY'nin bizi bir gece misafir edeceği otele yerleşmek ve ertesi sabahki uçakla nihayet evimize varmak.
Gecenin bi yarısı iç hatlara gelince bi de ne görelim: terminalde in cin top atıyor! Benim kucağımda uyuyan İştar, elimizde çanta, ıvır zıvır kalakaldık aktarmasını kaçırmış 5-6 çift..Ortalıkta otelimizi ayarlayacak yada transferimizi yapacak kimsecikler yoktu..Şaşkın şaşkın bakınırken tamamen tesadüf eseri karşılaştığımız ve asıl işi kesinlikle bu olmayan bir yöneticinin ekran başına oturmasıyla herkesin işlemleri yapıldı, gecenin bi yarısı otele gittik, ertesi gün öğlene doğru ancak evimizdeydik..
Tabi valizimiz de gelmedi ama buna şahsen ben hiç şaşırmadım!
Son zamanlarda uçuşlarda çıkan iki kap yemekten başka hiç bir artısı olmayan ama aynı destinasyona en az %30 daha pahalıya uçan THY ( hmm köfte farkı 200 € yani), milyon €luk sponsorluk anlaşmalarına aktaracağı bütçeyi kafası çalışan ,kalifiye yer ve kabin hizmeti görevlilerine, teknik personele ve genel olarak operasyonunu iyileştirmeye ayırsa çok daha iyi yapacak galiba. Zira benim o gece terminalde gördüğüm manzara, firmanın geleceği için çok ürkütücüydü: işini bilen, kalifiye eskilerden olduğu her halinden belli bir yönetici kadıncağız, sırf şahsen eşimi tanıdığı için, hatır için,basic bir işin başına geçip, mesaisi çoktan bittiği halde bize yardımcı olmaya çalışırken, belki de sadece imam hatip mezunu olduğu için o kadroda işe alınmış, dini bütün, ehli namus ama kapasitesi az yer hizmetleri ekibinden iki kızcağız boş gözlerle bakıp durdular bize. " Ama bizim mesaimiz bitiyor 01:30'da" diyorlardı hala diğer bayan transfer işlemlerimizi ışık hızıyla yaparken..
THY nin nerdeyse tüm uçakları rötarlı, sistem hataları sık yaşanıyor, yurt dışındaki rötar yada uçuş iptallerinde yolcular inanılmaz mağdur ediliyor, kullandığım tüm kısa mesafe uçuşlarındaki (paris,roma,potgorica,abu dhabi vs) uçaklar köhne..
THY iyice gözümü korkuttu benim..Yarın bi gün kalifiye personel kalmadığı için bakımı ihmal edilmiş uçakta uçarken başıma geleceklerden ne DO&CO'dan tedarik edilmiş türk usülü imambayıldı, ne de CIP lounge'daki içine portakal kabuğu sokuşturulmuş zeytin kurtabilir beni..
O yüzden karar verdim: artık ortada çok bariz bir avantaj yoksa yada mecbur değilsem, bir daha asla THY ile uçmayacağım.Net!
2. Yeme -İçme: Makarna ve dondurma sevmeyen bir çocukla ben henüz karşılaşmadım.İştar da bu guruhun önde gelenlerinden.Aç filan kalmadı ama 4 gün boyunca da midesine bu ikiliden başka bir şey girmedi!
3.Hijyen ihtiyaçları : Biz bu seyahatte 24 saat bez bağlama işine geri döndüğümüz için esasen ihtiyacımız olan şey olası bebek bakım odalarıydı.Elbette öyle bir şey beklemeyin,bebeğinizin altını değiştirmek için parklardaki bankları yada direkt yere sereceğiniz örtüyü kullanacaksınız. Eğer tuvaleti kullanacaksanız da yanınıza bol bol temizleme mendili alıp klozeti şöyle bir silmek isteyebilirsiniz.Zira son senelerde gördüğüm üzere İtalya'da artık taş üstüne taş konulmuyor, her şey tıpkı antik Roma eserleri gibi kırık dökük,eski,kirli, bozuk, "Fuori Servizio".
Ama Roma seyahatimizin en eğlenceli(!) kısmı dönüşümüzdü. THY sağolsun beni yine yanıltmadı ve uçuşumuz " teknik arıza" sebebiyle tam 6 saat rötar yaptı. Bu arada İştar'ın da ishal olacağı tutunca yanımızdaki tüm bezleri tükettik, benim üstüm başım kaka oldu,mecburen dünya para verip hava alanındaki dükkanların birinden üzerinde Italia yazan iğrenç bi tişört almak zorunda kaldım, saatlerce alanda çocuk eylemek de cabası..Ha bu arada 6 saatlik rötarın ancak 4.saatinde insanlar gate'deki tek restorandan ücretsiz yemek alabildiler biliyor musunuz? Ben rötar anonsundan 1 saat kadar sonra, kucağımda acıktığı için huysuzlanan İştarla self service restorana gittim ve garson kadın bedava isteyeceğimizi sandığı için bize yemek vermedi biliyor musunuz? Kendimi hiç bu kadar aşağılanmış hissetmemiştim.Normal şartlarda rötar açıklanır,hemen voucher'ları dağıtırsın, bırak millet ne yaparsa yapsın. Voucher'ı bırak, uçağa binebilmek için yeni boarding pass sırasına filan girdik ya! Hem de 5 saat alanda kös kös bekledikten sonra!
Asıl şoku ise THY maalesef İstanbul varışında yaşattı. Rötar 6 saat olunca,ileri saate ( o da binbir zahmetle, desk'e defalarca gidip gelerek) attığımız aktarmamızı da kaçırmıştık ve maalesef o uçak İzmir'e giden son uçaktı. Geriye yapacak tek şey vardı: THY'nin bizi bir gece misafir edeceği otele yerleşmek ve ertesi sabahki uçakla nihayet evimize varmak.
Gecenin bi yarısı iç hatlara gelince bi de ne görelim: terminalde in cin top atıyor! Benim kucağımda uyuyan İştar, elimizde çanta, ıvır zıvır kalakaldık aktarmasını kaçırmış 5-6 çift..Ortalıkta otelimizi ayarlayacak yada transferimizi yapacak kimsecikler yoktu..Şaşkın şaşkın bakınırken tamamen tesadüf eseri karşılaştığımız ve asıl işi kesinlikle bu olmayan bir yöneticinin ekran başına oturmasıyla herkesin işlemleri yapıldı, gecenin bi yarısı otele gittik, ertesi gün öğlene doğru ancak evimizdeydik..
Tabi valizimiz de gelmedi ama buna şahsen ben hiç şaşırmadım!
Son zamanlarda uçuşlarda çıkan iki kap yemekten başka hiç bir artısı olmayan ama aynı destinasyona en az %30 daha pahalıya uçan THY ( hmm köfte farkı 200 € yani), milyon €luk sponsorluk anlaşmalarına aktaracağı bütçeyi kafası çalışan ,kalifiye yer ve kabin hizmeti görevlilerine, teknik personele ve genel olarak operasyonunu iyileştirmeye ayırsa çok daha iyi yapacak galiba. Zira benim o gece terminalde gördüğüm manzara, firmanın geleceği için çok ürkütücüydü: işini bilen, kalifiye eskilerden olduğu her halinden belli bir yönetici kadıncağız, sırf şahsen eşimi tanıdığı için, hatır için,basic bir işin başına geçip, mesaisi çoktan bittiği halde bize yardımcı olmaya çalışırken, belki de sadece imam hatip mezunu olduğu için o kadroda işe alınmış, dini bütün, ehli namus ama kapasitesi az yer hizmetleri ekibinden iki kızcağız boş gözlerle bakıp durdular bize. " Ama bizim mesaimiz bitiyor 01:30'da" diyorlardı hala diğer bayan transfer işlemlerimizi ışık hızıyla yaparken..
THY nin nerdeyse tüm uçakları rötarlı, sistem hataları sık yaşanıyor, yurt dışındaki rötar yada uçuş iptallerinde yolcular inanılmaz mağdur ediliyor, kullandığım tüm kısa mesafe uçuşlarındaki (paris,roma,potgorica,abu dhabi vs) uçaklar köhne..
THY iyice gözümü korkuttu benim..Yarın bi gün kalifiye personel kalmadığı için bakımı ihmal edilmiş uçakta uçarken başıma geleceklerden ne DO&CO'dan tedarik edilmiş türk usülü imambayıldı, ne de CIP lounge'daki içine portakal kabuğu sokuşturulmuş zeytin kurtabilir beni..
O yüzden karar verdim: artık ortada çok bariz bir avantaj yoksa yada mecbur değilsem, bir daha asla THY ile uçmayacağım.Net!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder