Tekne turundan hemen önce |
Ve bu seyahatle ilgili belki de en güzel şey,İştar'ın okulla beraber ne kadar olgunlaşmaya başladığını fark etmemizdi. Çok değil daha bir ay önce Çeşme sahillerini bir birine katan İştar "bebek" gitmiş, yerine bizim yanımızda bizimle aynı hızda yürüyen, "dur" dan "kalk" tan anlayan, eline boya kalemi verildiğinde en az yarım saat oyalanabilen bir "çocuk" gelmiş. 3 gün boyunca neredeyse hiç vukuatımız olmadı,meseleleri de sakince çözümledik.
İsveçte tren yolculuğu |
1. Gün:
Eğer Stockholm'de 3 gününüz varsa ( ki zaten orası en fazla 3 günlük bir şehir) ve benim gibi müze gezmeyi seviyorsanız havaalanındaki Tourist Info'dan Stockholm Card edinmenizi şiddetle tavsiye ederim. 3 gün için kişi başı ödeyeceğiniz 825 SEK ( TL değeri için kabaca 3'e bölün) kendini gayet güzel amorti ediyor çünkü İsveç her anlamda pahalı bir ülke.En basit bir müze bile neredeyse 50-60 TL. Ben 825 SEK verip,aşağı yukarı 1200 SEK değerinde harcama yaptım.
Skansken hayvanat bahçesinde |
Şehrin alışveriş caddelerinden biri olan Östermalm ve Normalm tarafında takılıp, oralarda bir şeyler yiyip, bir alışveriş merkezinden İştar'a meşhur Brio trenlerinden bir başlangıç seti aldık Östermalm'da bir şeyler içtikten sonra otele döndük. Yani ilk gün tamamen Gamlastan,Normalm ve Östermalm tarafında geçti, pek ekstra bir şey yapmadık.
2.Gün Djurgarden
Evet evet tahta at! |
Skansken'de 2 gün bile geçirilir |
m: arkadaşım Disneyland'in adı çıkmış. Oraya gidip de 1 dakikalık şey için minimum 40 dakika bekleyenin aklına şaşarım! Gelin Stockholm'e, alası burada var ve neredeyse tüm makinalar aynı.
Stockholm'de çocuk olmak |
Bu arada Stockholm'de hava hala güzel olsa da, güneş hala geç batsa da, saat 8 den sonra etrafta insan kalmıyor. Sosyal hayat bizim alışık olduğumuz gibi sokaklarda akmıyor.İnsanlar o saatten sonra ya evinde yada bir restoranda.Hani Alaçatı'da filan öyle bir kalabalık insan güruhu gezer ya, etten duvar olur hani, işte öyle amaçsızca gezen insan yok bu şehirde. Bizim de 3 gece boyunca otele dönüşümüz hep en geç 22:30 oldu. Zaten yanımızda çocukla o saatten sonra yapacak bir şey yok, yada biz bulamadık, bilmiyorum.
3. Gün
Sabahtan yine Djurgarden'a gidip Aquarium'da deniz atlarına baktık,oradan koştur koştur İsveç usulü fantazi evi Junibacken'a gittik. Burası İsveçli çocuk kitabı yazarlarının kitaplarındaki kahramanlarla ve oradaki "settingler"de vakit geçirebilinecek bir cennet. Hangi kitaptaki hangi kahramandan yada nereden bahsedildiğini anlamasak da - ki bence biraz araştırmayı hak ediyorlar-İştar inanılmaz keyifli zaman geçirdi,Daha sonrasında bindiğimiz masal treni de - yine bir şey anlamasak da- keyifliydi.
İştar buralarda iyice bir gazını aldıktan sonra uyuyakaldı ve biz de görmek istediğimiz müzeleri ve benim özellikle gitmek istediğim Fotografiska isimli fotoğraf müzesini gezdik rahat rahat
Bu arada güzel haber: tüm müzelerde internet erişimi herkese açık ve inanılmaz hızlı Stockholm'de. Fotoğraf müzesinin panoramik deniz manzarasına karşı kahve içerken bu akşam harbi bir İsveç yemeği yiyelim artık dedik ve yine Djurgarden bahçeleri içinde -yanlış durakta indiğimiz için- koşa yürüye, puseti hiç kullanmadan seçtiğimiz restorana gittik.
Ertesi gün dönüş uçağımız 4 saat rötarlı olunca,onca zaman İştar hanım boya kalemleri ve biraz ipad desteğiyle gayet güzel oyalandı, resmen kendimi cennette hissettim.
Ama rüya kısa sürdü ve İştar hanım döndüğümüzde eski formuna kavuşmuştu bile !
1900lü yılların başında İsveçli çocuklar bunlarla oynuyormuş desem? |
Junibacken evi |
Junibacken'daki karakterlerden biri |
O bloklar tahta değil yumuşacık biliyor muydunuz? |